Geleceği kim bilebilir, bilmediği zaman dilimi için kim plan ya da umut besleyebilir. Bilmediği bir zaman diliminde kim garanti bekleyebilir, kim tanımadığı kişiyle paylaşıp da sen neden bana ihanet ettin diyebilir, güven arayabilir ki…
Bugünün insanı zahmetle kazanmaya sıcak bakmıyor, acı çekmeye tahammül edemiyor, azıcık etine dokunsak bas bas bağırıyor, imdat ediyor. Bir eli yağda bir eli balda olmalı, hizmet etmeli herkes ona, her dediği tutulmalı eleştirilmeden… Eğer parası varsa, eğer dayısı varsa, eğer mirasyedi ise, kim ona ulaşabilir, söz söyleyebilir, öğüt verebilir ki! Oyunun kurallarını bilir, Allah korkusu nedir tınlamaz, gerçekçidir. Bu yüzden selam versen, sen kimsin de bana selam veriyorsun der gibi kaşları çatık, konuşmadan yanınızdan geçer gider. Tanımaz, tanınmak da istemez…
Aldığı makam mirasyedidir. Liyakat ile gelmemiştir oturduğu koltuğuna. Aldığı güçle, çalışanlarına, öğrencilerine… Terör estirir adeta! Lakin imzayla atanmıştır ve imzayla da gider ama… Bu ilahi adettendir. Rabbim Kur’anda geçen bir çok ayette "Ben size makam veririm, para veririm, kısacası rahmet ederim. Bu sınanmak içindir. Eğer adaletle verilen rahmete şükretmiyorsa, böyle hükmetmiyorsa, elinden de hemen alırım." diyor. Yani verilen kişiye zalimlik yapsın diye verilmez. Zaten Kur’an sevgi, hoşgörü dinidir ve herkese eşit yaklaşır. İşin en acı tarafı ise, ben Müslümanım deyipte sigara içerek kendini zehirleyen, alkol alarak vücuduna dehşet saçan, piyango, loto gibi şansa dayalı oyunların ve faizin haram olmasına rağmen onunla yatıp kalkmak için yarışır olan… Müslüman gelenek ve örfünü terk ederek başka dinin örf ve geleneklerini, yılbaşı ve Noel Baba gibi imgeleri taklit edip, o dinden biri gibi yaşamaya çabalayan kişilik profili sıradanlaştı.
Şimdi, böyle hangi Müslüman tipli kişiyle oturup kalkalım, yiyelim ve paylaşalım ki… Kur’ana saygısı olmayan kişiyle konuşacağıma, yalnız kalmayı tercih ederim. Çünkü, o kişiyle paylaşırsam ona benzemeye başlarım da, yani tehlikeli bir durum bu. Yaşlandıkça, İslam ülkemde serbest ve yaşanılır bir din oldukça, dinden sapmalar hızlandı mı ne? Bende gittikçe daha fazla yalnızlaşıyor ve neslimin sayılı örneklerinden biri olmaya namzet oluyorum. Bu iyi mi, Hayır. İslam dini yalnız yaşanamaz ki… Ama anlatıyorum, öğüt veriyorum, kimse de tınma yok! Israr edemem ki… Sonuçta, herkes kendinden sorumludur. Bu da vicdanımı rahatlatamıyor.
Facebook’ta yılbaşına ve piyangoya hayır kampanyası açtım kendi zaman tünelimde. dört beş gündür bunu kaldırmıyorum. gelinen noktada 93 kişi olumlu cevap verdi. 38 tanesinde de şiddetle karşı gelen yorum vardı. Nerdeyse bin kişi olan arkadaş grubum içinde bu oran % 10 oldu. Bu manzara dahi çok içler acısı bana göre. Kur’ana duyarlı Müslüman oranı %10 oldu kabaca… Müslüman ülkesinde yılbaşına ya da piyangoya haram diyemeyen bir halkımız var. Kabeye taş atmayan, ona değer veren insan … Şekle önem veren insan, Kur’anın manevi ruhunu red ediyor demek bu, maalesef. Hangi ibadette ruh kaldı ki…Olumsuz olmayayım diyorum ama gerçekçi olursam durum bu. Kendimin kurtulması yetmiyor, başkalarının kurtulması için çaba göstermeliyim, tebliğ etmeliyim. Yol arıyorum, kıvranıyorum da.
Herkes baksa profiline, mutsuz, hiç bir şeyden emin değil, şikayet edici konumunda! Ya Hu, sen isyan edersen, evladında, başka şeylerde sana isyan eder. Sen Allah’a şükretmezsen neyin olur ki… Allah her şeyini elinden alır da nasıl alındığını anlamazsın bile…Ama işte bunları yazıyorum da, anlatıyorum da, yine herkes bildiğini okuyor. Okuyor, emre uyuyor ama yanlış okuyor işte. Sonucunda da yanlış yaşıyor.
Ne yapmalı bilmem ki, kıvranıyorum…
Saffet Kuramaz