Genci, yaşlısı, kadınlı erkekli kuyruk duraktan yola taşmıştı. Otobüs selektör yapa yapa yanaştı. Ön kapı açılınca kuyruk hareketlendi. Dijital muavin tek tek kartları okuyordu. Boş yerler doldu. Binenler moral bozukluğu içinde arkaya doğru ilerledi. Kuyruk bitti. Otobüs kalkarken son anda ihtiyar bir kadın yetişti. Kartını bastı. Şoförün yanında kıpırdayamayacak durumdaydı. Halini fark eden genç bir kız kadına işaret edip dikkatini çekti. Yerini verdi. Kadın istemeye istemeye dörtlü koltukların ters yöndekine oturmak zorunda kaldı. Otobüs sarsılarak duraktan çıktı. Kadın başını dışarıya çevirdi. Dakikalarca kıpırdamadı. Boynu ağrıyınca önüne az biraz bakıp hızla başını dışarıya döndürdü. Kendi kendine mırıldanıyordu. “Herkes bana bakıyor, herkes, of of herkes…” Yanındaki ihtiyar adamın gülümseyen yüzünü fark etti. Bir baktı, bir kez ve bir kez daha. Dudaklarını hafif hafif oynatarak duyuldu duyulacak “Nasıl bu kadar mutlusun, nasıl!” Adam başını kadına doğru eğip “Şehir tiyatrosundan emekliyim hanımefendi,” diyerek doğruldu. Kadın fısır fısır “Mesleki deformasyon, de-for-mas-yonnn.” Adam tekrar başını eğdi. “Siz?” “Emekli psikiyatrist!”