Çay ocağında; “Yok abi… Öyle büyük, öyle imkânsız hayallerim olmadı benim hiç…  Çok küçük, çok basit, çok sıradan -hayal bile sayılamayacak kadar- hayallerim vardı benim. Âşık olmak gibi, sevgilimin gözlerine sevinçle bakmak gibi, evlenmek,  gülmek, kendimi iyi hissetmek gibi…
Yok abi… Öyle yayla gibi içinde at koşturulan bir ev değil, kirasını ödeyebileceğimiz ve başımızı sokacağımız küçük bir ev yeter de artardı bize… Ve hiç değilse -karnımızı doyuracak kadar küçük bir ücretle de olsa- sigortalı çalışacağım, garantili bir iş gibi hayallerim vardı benim… Şimdi yok…
Şu çayı görüyor musun abi? Kendimi şu çaya katık edilen şeker gibi hissediyorum. Karıştıkça ağır ağır eriyip yok oluyorum hayatın içinde… Ne kimsenin umurundayım ne de kimse umurumda artık… Neyse başını ağrıttım... Yağmurda çiseliyor inceden, şimdi sokağa, şeker gibi eriyip kaybolmaya gidiyorum… Hadi eyvallah …” deyip telaşsız ve ağır adımlarla yağmurda kaybolup giden kimliği belirsiz genç adama…
 
HAYATIN ÖZETİ
Genç adamla diyalog / kıssadan hisse
 
-Yağmur sularını biriktiren tuz
Ve cehenneme köz yetiştiren kar tanesi gibi
Günbegün eriyip gidiyor hayat…
-Öyle deme… Hayat her şeye rağmen güzeldir…
-Yok, öyle senin dediğin gibi değil abi…
Ben hayatta en çok neden korktum biliyor musun?
-… … … …
-Ben hayatta en çok aşktan
Bir kadını sevmenin hayalini kurmaktan korktum…
-Öyle deme… Aşk güzeldir… İyileştirir insanı…
-Yok, öyle senin dediğin gibi değil abi…
Yağmur damlasına sıkışan
Ve yere düştüğünde paramparça dağılan bir hayatım var benim…
-… … … … …
-yüreklere sığmayan koskoca bir aşkı
Her seferinde yere düşen ve paramparça dağılan
Küçücük bir yağmur damlasına nasıl sığdırayım ki ben…
-… … … …
-Aşktan neden korktuğumu anladın mı şimdi?
-… … … …
-Neyse başını ağrıttım
Bak, yağmur nasıl da çiseliyor inceden görüyor musun?
Şimdi kalkmalı/ adım adım yağmurlara karışmalıyım
Yere düşen damlalara iyi bak -her damlada parçalanışıma-
Hadi eyvallah abi…
-Dur hele yağmur dinsin…
-Telaşlanma abi… Gözyaşlarım yağmur rengindedir benim
Damla damla karışır giderim yağmurlara…
 
Yürüdü…  Ağır adımlarla, dünyanın yükünü taşırcasına
Yüzünde -kendini bile inciten- alaysı bir gülümseme
Korna seslerine hiç mi hiç aldırmadı
Sokağın tam ortasında
Tanıdık biriyle karşılaşmış gibi durdu bir ara
Ve sarılırcasına iki yana açıp sımsıkı kapadı kollarını 
Öylece kaldı -hüzünlü bir an kadar uzun/ sevinçli bir an kadar kısa-
-Sarıldığı her kimse çekip gitti sanırım-
Bir anda iki kırık dal gibi omzundan yere düştü kolları
Yürüdü… Yağmur gibi gözyaşlarıyla
Belki bu akşamüstü ve kim bilir belki de yarın
Yeniden buluşmak üzere el salladı çekip gidene
Ve yağmur gibi damla damla mırıldandı ardından
-Aşkça kal hayat…
( Hayatın Özeti başlıklı yazı Savaş tarafından 15.01.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu