Yalan Dünya
yalan bildiğimiz fani dünyada
hiç tükenmek bilmeyen telaşımız
bir lokma ekmek peşinde
yalan dolan barındırır
maskelere büründürür
etrafında süründürür
saflığından arındırır da
doymaz insanı
koşturursun
ölümüne
tazının, tavşan peşinde koşması gibi
bir uğultu kopar şehrin karanlığından
yaşam senfonisi eşliğinde
''dut yemiş bül bül gibi''
sallanır gider
bir bu yana
bir o yana
insan
bir iz,
bir işaret
bir belirti
hamlesi bekler
sonsuz evrenin orta yerinde
duygular
alabora ourken
ve hayatın hengamesi
gönlündekim umut sandalında
gel gitler insanı keşmekeşe düşürür
Çık çıka biliyorsan, anlamsız işin içinden
ve insan denen doyumsuz mahlukat
uçsuz bucaksız deryanın içinde
kuru bir dala tutunmak için
bir hevesle çırpınmakta
bir nefses
bir ses
aramakta
debelleştikçe fırtınalı
dalgalar arasında
bir yaprak misali
savrulurmata
bir bu yana
bir o yana
ta ki
nasibin bitmesine denk
ömrünün yetmesine denk
bu hep böyle olmakta