Kurtuluş savaşından sonra bir defa daha mağlup olan Avrupa Hıristiyan alemini ingilizler toplantıya çağırır. Bu toplantının amacı İslamiyete karşı alınacak yeni önlemler.
Devlet başkanlarının yanında din,sosyolog, bilim ve siyaset adamları da çağrılır.
Toplantının başkanlığını meşhur ÇÖRÇİL yapmaktadır. Bu zatın ismini ingilizce yazmıyorum.

Toplantı başlar. İslamiyetin başında Türk'ler olduğu sürece bizim amaçlarımız hiç bir zaman yerine ulaşamayacak. Bu konuda bir çözüm için herkes fikrini ortaya döksün derler. Bütün ülkeler fikirlerini açıklarlar. Ancak tatmin edici bir çözüm bulamazlar.

Fikrini ortaya atmayan İngiliz düşünüre sorarlar. Bizim fikirlerimiz beğenilmedi sen hala fikrini ortaya atmadın daha ne düşünüyorsun dediklerinde. Ben sizlerin ortaya attığı fikirlerin ortak noktasını bulmaya çalışıyorum. Ortak noktayı da buldum der.

Başlar anlatmaya. Salonda bulunan büyük bir akvaryumu gösterir. Bu akvaryumun içinde ki suyu İslamiyet olarak düşünün. Suyun içinde ki balığı da müslüman olarak düşünün. Biz yüzyıllardır ne yaptık. Her ikisine birden silahla saldırdık. Saldırdıkça İslamiyet daha da kuvvetlendi. Tüm İslam alemi Türk'lerin peşinden gitti. Artık silahlı savaş yapmayacağız.

İngiliz düşünür fikirlerini açıklarken halen hiç kimse bir şey anladığı yok. Silahla savaş yapmayacağız da Türk'leri başka türlü nasıl yeneriz soruları sorulur.

Akvaryumun içinde ki suyu (İslamiyeti) çay kaşığı ile azar azar boşaltacağız. Türk'ler hiç farkına varmayacak. Farkına varırlarsa yine işimiz olmaz. Belki 50 yıl sürer, belki de 100 yıl sürer. En sonunda bu su bitti mi balık ta susuzluktan ölür. Yani İslamiyet ve Türk'ler kendiliğinden bize esir olur.

Peki nasıl olacak bu sistem. 1-Eğitim öğretim, 2-Ekonomik, 3-Siyaset olarak üç bölüme ayıracağız. 1-Anadolu da yaşayan insanların kültürel,dini,eğitim yapısı araştırılacak. 2-Ekonomik yönden bağlantılar kurulacak, 3-Siyasi açıdan değişik fikirleri devlet adamları, iş adamları, işçiler, öğrenciler ve halk arasında ayrı ayrı empoze edilecek.

Bu planın nasıl yapılacağı, nasıl işleyeceği güzel bir şekilde açıklanır. İngilizler ve Rusya Eğitim ve Öğretimi öncelikler arasına alır. Fransa ve İtalya ekonomiyi öncelileri arasına alır. Amerika ve Rusya siyasi oyunları öncelikleri arasına alır. Daha sonra bu görev dağılımı ortaklaşa yapılmaya başlanır.

Ruslar Türkçeyi ve İslamiyeti iyi öğrenmiş Türk asıllı imam ajanları Anadolu'ya gönderir. Camilerimizde görev yaparlar. Üniversitelerimizde kominizm, faşizm, emperyalizm gibi fikirleri öğrencilerimize aşılanır. Bu aşılanma kendini aydın olarak ortaya atanlar tarafından da çok güzel bir şekilde işlenir. Fikir ayırışımları ortaya çıkar. Ekonomi açıdan bir biri ardına anlaşmalar yapılır. Bazı üretilen sanayi mallarında ortak oldular. Üretimi kendi ülkelerinde, montajlar bizim ülkemizde yapıldı.

Türk'ün bulduğu icatlar hiç bir zaman değer kazanmadı. Bütün siyaseti,eğitim ve öğretimi ekonomik gücü olanlara devredildi. Dış devletlerin desteği ile Anadolu'da bazı zenginler türetildi.

Amerika ile yapılan Marşhal yardımını inceleyin. Renault ve Tofaş şirketleri kimlerle ortağız araştırın. Fransızlar yıllarca Balya ve Bigadiç'ten çıkarmış olduğu madenleri ne yaptı bir araştırın.

Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi, İnsan Hakları, Nato, Varşova Paktı gibi kuruluşlar kuruldu. Biz hepsine de yanaştık.

Peki yıllardır iki büyük devlet olarak bize yutturulan Amerika ve Rusya hiç savaş yaptı mı ?

Savaş tatbikatı yapmak için bir müslüman ülke seçerler. Önce o ülke içinde iktidar ile muhalifleri birbirine düşürürler. Biri Amerikancı olur diğeri Rus birbirlerini kırarlar. Hangisinin yapmış olduğu silah daha güzel denemesini yaparlar.

Maalesef ingilizin oyununa geldik. Halen bu oyun oynanmakta ve çok güzel de yutturulmakta.

Biz bu ülkeyi onların elinden kurtardık. Top tüfek ile teslim alamadıkları bu ülkeyi masa başında çok güzel almaktalar. Daha öncede bazı yazımda bahsetmiştim tek kurtuluşumuz İslamiyetin özüne sahip çıkarak, Atatürk gibi bir lider düşüncesiyle bir araya gelerek yeniden çok çalışmak.

Her türlü yönümüzle yalnızca TÜRK gibi olmayı hedeflemek, başka çaremiz yok.
Gelmeyelim şu ingilizin oyununa.


10.02.2010
( 104- İngilizin Oyununa Geldik başlıklı yazı Necmi Yaprak tarafından 11.02.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu