Devlet Tiyatrosu sanatçısı olan bir Facebook arkadaşım, küçük bir televizyon kanalında rol aldığı dizilerden dolayı internetteki bir forum sitesinde kendisi hakkında yazılan bir yazıya istinaden Facebook sayfasına, “Hayranlarım, sevenlerim beni keşfetti ama yapımcılar, yönetmenler beni hâlâ keşfedemedi” diye sitem yüklü bir not düşmüş. Facebook arkadaşım büyük kanallardaki yüksek maliyetli dizilerin şöhretli bir artisti değil ama yıllar önce oynadığı birkaç dizi sayesinde seyirci tarafından fark edilmişti. Bursa’da yaşayan oyuncunun yukarıdaki dertli paylaşımının altına bir kişi, “İstanbul’da yaşaman lâzım” diye yorum yapmış. Düşünün, adam sanatını Bursa’da icra ediyor ve yönetmenlerin daha kolay iletişim kurması için İstanbul’da olmasının gerektiği söyleniyor. İnternet arama motorundan bu iki il arası ulaşım süresine baktım; kara yoluyla 1 saat 59 dakika, hava yoluyla 37 dakika olduğu belirtilmiş.
Sanat ve medya işleriyle uğraşanların, hedefine daha kolay ulaşıp, hayaline daha kısa zamanda kavuşabilmesinin yolunun İstanbul’dan geçtiğine inanılır. Çünkü taşrada temsilcilikleri bulunan kurumların merkezi İstanbul’dadır, yerel firmalar ise İstanbul’daki yaygın firmalar kadar namlı değildir.
En azından bu husus bu güne kadar standart sayılırdı ama artık standartların yavaş yavaş sarsılmaya başladığını söyleyebiliriz. Sermayesi olan veya profesyonel internet bilgisi olan insanlar yaşadığı yerde bir şeyler yapmaya çalışıyor; yazıyor, söylüyor, oynuyor…
Meselâ bunlardan biri, İskenderunlu Volkan Acıoğlu. Henüz 35 yaşında olan Acıoğlu, kendi ifadesiyle, “Hem memleketime ve memleketimin insanına faydam dokunsun, hem de oyuncu olmak umuduyla İstanbul’a giden arkadaşlar orada sahtekârlara para kaptırmasın” düşüncesinden hareketle Hatay İskenderun’da “Palmiye Ajans & Yapım” adında bir prodüksiyon şirketi kuruyor. Dizilere, filmlere, kliplere figüran gönderen bir ajanstan bahsetmiyorum. Televizyona dizi çeken bir profesyonel şirket ve İstanbul’dan kilometrelerce uzakta üstelik. Şimdilerde, ilk işleri olacak olan “Tabut” isimli bir dizi için uğraşıyorlar. Görüştükleri bir televizyon var ama mevzu resmîleşmediği için kanalın adını yazmamamı rica ettiler. Daha önce konuştuğumuzda birkaç tane ad söylemişlerdi fakat bu kez çıtayı yükseltmişler. Aslında “Tabut”u geçen yıl Youtube’a çekeceklerdi, hatta ilk bölümü de hazırladılar, lâkin televizyon mevzuubahis olunca proje sil baştan düzenlendi; senaryo yenilendi, cast profesyonelleştirildi, ki oyuncu kadrosunun temelini ünlü dizilerde rol almış, konservatuvarlı isimler oluşturuyor.
Kanal kesinleştikten sonra çekimler başladığı zaman yoğunluktan ötürü ulaşmak, görüşmek zorlaşabileceği için, kaç zamandır aklımda olan röportajı yapmak üzere İskenderun’a gidip yapım şirketinin kapısını çaldım. Ajansta gayet iyi karşıladılar ve ağırladılar. Çok mütevazılar. Palmiye’nin menajeri Gizem Kızıltan, şirketin yönetim kurulu başkanı ve aynı zamanda dizinin başrol oyuncusu olan Volkan Acıoğlu’ndan sonra yetkili ikinci isim. Anladığım kadarıyla karar almada söz hakkı bulunan bir personel. Volkan beyin “sağ kolu” desem yanlış bir ifade kullanmış olmam sanırım.
“Tabut”; Hatay’ın ilk televizyon dizisi olma özelliğini taşıyacak. Hatay’da çekilmiş diziler vardı ama onlar İstanbul’daki prodüksiyon şirketlerinin gelip de yaptığı işlerdi. “Tabut” ise İskenderun’da faaliyet gösteren bir firmanın elinden çıktığı için bu anlamda bir ilk olacak.
Başarılar ve bol reytingler dilerken, ön sözü daha fazla uzatmıyorum ve sohbet havasında geçen dolu dolu bir röportajı takdim ediyorum…
 

1 yıldan beri sürüncemede kalan “Tabut” projesinin son durumu nedir? Niye bu kadar beklendi?

Volkan Acıoğlu: “Tabut” projemizde bayağı bir yol alındı. 1 yıllık süreçte çok ilerleme kaydedildi. Eskiye nazaran bütün senaryo değişti. Beklememizin sebebi de, Hatay’a yakışır güzel bir proje olmasını istemekti. Ondan dolayı bekledik biz. Zor oldu ama önemli olan zoru başarmaktı. İlerledik şu an yani.

Yani bekleme sebebiniz; biraz daha olgunlaşsın…

Volkan Acıoğlu: Olgunlaşsın, daha profesyonel olsun, insanlarımız daha güzel bir dizi izlesin. Sonuçta erken yapıp dizinin kötü olmasındansa, geç yapıp da başarılı olmasını isteriz.

Peki bu süreçte senaryo üzerinde değişiklik oldu mu? Yeni konular eklendi mi? Atıyorum, “Beşinci bölümü yazdık, ama madem daha süre var, yeni konular ekleyelim” diyerek sil baştan senaryo yazıldı mı?

Volkan Acıoğlu: Komple sil baştan yapıldı. Uyuşturucudan sonra 2 tane daha gündem eklendi: Çocuk istismarı ve kadına şiddet. Aynı zamanda içinde aksiyon, aşk, dram anlatan sahneler eklendi. İçerik çok değişti. 5 yaşındaki çocukla, 100 yaşındaki insanın izleyebileceği bir dizi oldu. Şuna parantez açmak istiyorum: Bizim dizimizde argo yok, küfür yok. Özellikle bunun böyle olması talimatını verdim. Çünkü ailelerimiz, çocuklarımız genelde dizi izliyor, çocuklarımız bunları örnek alıyor. Küfür ve argo olduğu zaman insanların beyninde o kalıyor. Bu konuyu düzgün işleyeceğimiz için talimatını öyle verdim. İnsanlara ve topluma faydalı olacak bir dizi çıkaracağımıza inanıyorum. İnşallah hedefe ulaşırız.

İlk çektiğiniz versiyon…

Volkan Acıoğlu: O demo olarak çekildi, ondan sonra hepsi değişti.

Onu Youtube’da yayınlanması için çekmemiş miydiniz? Yoksa kanallara göndermek için mi çektiniz?

Volkan Acıoğlu: Biz onu ilk başta Youtube dizisi olarak çektik. Tabiî dizimizin kitleyi bu kadar genişleteceği aklımıza gelmemişti. Onu çektikten sonra kanal formatı söz konusu olunca biz onu durdurduk.

Kanallara siz mi başvurdunuz, onlardan mı teklif geldi?

Volkan Acıoğlu: Aracılar oldu. “Kanal dizisi olsun” dediler.

Gizem Kızıltan: Senaryomuzu beğendiler, değerlendirmek istediler.

Kanallardan cevap bekleme sürecinde belki şevkiniz kırılmıştır; “Olacak mı, olmayacak mı” diye… “Acaba Youtube’a çekse miydik diziyi, televizyon sonra mı olsaydı” diye hiç düşündünüz mü? Çünkü sosyal medyada şöyle yorumlar yapılmaya başlanmıştı: “Neyi bekliyorsunuz? Çekilmeyecek mi? Vaz mı geçtiniz?..”

Volkan Acıoğlu: Herkesin düşüncesine saygımız var. Biz hiçbir zaman internet dizisi düşüncesine girmedik televizyon teklifi aldıktan sonra. Bazı şeylerin olumlu olacağı taraftarıydık. Elimizdeki proje güzel bir proje. İncelediğinizde güzel ve farklı bir içeriğe sahip olduğunu görürsünüz. Ondan dolayı biz geriye bakmadık. Zaten geriye baktığımızda ilerleyemeyiz.

Senarist kim?

Volkan Acıoğlu: İki senaristimiz var; Cemile Toprak, Ferhat Zidanî. Yanlarında da asistanları var.

Yönetmen kim?

Volkan Acıoğlu: Basın açıklamasıyla kanalın adını belirtirken, yönetmenin de kim olduğunu söyleyeceğiz.

Röportaja başlamadan önce, dizinin her bölümünün 1 buçuk saat süreceğini söylemiştiniz. Ülkemizde dizilerin reklâmsız süresi 190 dakikaya varmış durumda. “Tabut”u 90 dakika kabul edecekler mi?

Volkan Acıoğlu: Kanal formatları 1 buçuk saatten itibaren başlar. Minimum 90 dakikadır yani. Biz de böyle çekeceğiz.

Yine röportajdan evvel, sektörde maliyetlerin düştüğünden bahsetmiştiniz. Acaba dizi sürelerini de mi düşürüyorlar?

Volkan Acıoğlu: Böyle bir yapılanma şu an henüz yok. Minimum 1 buçuk saat olmakla birlikte, 2 veya 3 saat çekilmesi kanal ve yapımcının elindedir. Bir dizi, kendinden önceki ve sonraki programların süresini etkileyeceği için ona göre ayarlama yapılır. Senaryoyu 90 dakikadan hazırlıyoruz biz.

Dizinin konusu nedir?

Volkan Acıoğlu: Uyuşturucuya savaş, çocuk istismarı, kadına şiddet.

Şöyle sorayım: Yani hangi konuyla başlıyor? Atıyorum meselâ; uyuşturucu bağımlısı bir çocuk, çetenin elinden kurtulmak için kaçar, sonra çete onun peşine düşer gibi.

Volkan Acıoğlu: Bu önemli bir kısım dizide, merak uyandıracak bir kısım bu. Zaten dizimizin ilk 20 dakikası ful aksiyon.

Morgda bir sahneniz vardı, fotoğrafını görmüştüm.

Volkan Acıoğlu: Kardeşimin ölüm sahnesi.

Gerçek morgda çektiniz yani?

Volkan Acıoğlu: Gerçek morgda çektik. Dolaplarda gerçekten ölüler vardı.

“Palmiye Ajans” olarak ücretsiz “Beden dili, Etkili iletişim ve Oyunculuk” eğitimi vereceğinizi sosyal medyadan duyurdunuz. Bu konuya değinir misiniz? Ders alanlara rol verilecek mi?

Gizem Kızıltan: Yani şimdi ders alanlara kesinlikle rol verilecek diye bir şey söz konusu değil. Sonuçta dersteki performansına göre. Seçmeler olur, seçmelerde kendilerini aldıkları eğitimle daha iyi ön plâna çıkaracaklar. Bizim amacımız da o zaten; profesyonel olmadıkları için biraz daha o amatörlükten çıksınlar da profesyonel gözüksünler, şans kapıları daha fazla açılsın. Üstelik artık eskisi gibi Youtube işi düşünmediğimiz için maalesef hatır gönül adına öyle olmuyor. Profesyonel sanatçılarla çalışacağız.

Eğitim ilânına ilgi ve rağbet nasıl?

Gizem Kızıltan: Başvurular iyi. Haftada 2 gün olacak yüksek ihtimal. 2 buçuk saat sürecek her bir eğitim. 2 grup alırız diye düşünüyoruz şu an.

Başlama tarihi belli mi?

Gizem Kızıltan: Şu an belli değil.

Volkan Acıoğlu: Gizem hanımla bu konuda aldığımız karar; bize başvuran oyuncu adaylarını maddî yönden sarsmamak için ücretsiz düzenliyoruz kursu, buradaki kişilerin oyunculuk idealini gerçekleştirebilmek adına. Çünkü insanlar bir dünya para döküyorlar bu işi başarabilmek için. Biz de bunu engellemek adına bu projeyi başlattık. Bu proje kapsamında da çoğu insana faydalı olacağımıza inanıyoruz. Yani bu “beden dili, etkili iletişim” oyunculukta çok önemli bir faktördür. Öğrenciler derslere düzenli şekilde geldiği zaman, derslerini iyi aldıkları zaman, kendilerini motive ettikleri zaman başarılı olacaklarına eminim. Bu da önlerindeki engelin kaldırılmasına yönelik sağlam bir adım olur. Sonuçta sadece bu dizi olmayacak. İleriki projelerde de kendilerine gerekecek bu. Genel için gerekecek sonuçta. Böyle bir proje hiçbir yerde yok.

Sertifika da vereceksiniz tabiî.

Volkan Acıoğlu: Evet. Zaten ders veren eğitmenimizde sertifikalar mevcut.

Eğitmen kim?

Volkan Acıoğlu: Cemile Toprak. Aynı zamanda kendisi yazar.

Cemile hanım hazır yani.

Volkan Acıoğlu: Hazır. Sadece şu anda talepleri alıyoruz. Ona göre bir program yapacağız.

Kaç kişi olunca kurs başlar?

Volkan Acıoğlu: 2 grup olacak. Grup başına 12 kişi düşünüyoruz. Hafta sonları 2 gün, 2 buçuk saat.

Ne kadar sürer peki; yani hafta ve ay olarak soruyorum?

Volkan Acıoğlu: Gidişata göre değişir.

Peki İskenderunluların ilgisi, desteği nasıl diziye?

Volkan Acıoğlu: Şimdi şöyle bir şey söyleyeyim: Tabiî ki İskenderun’dan bize destek var. Arsuz kaymakamı sayın Musa Sarı büyük bir destek veriyor bize bu konuda. İskenderun’daki iş adamlarımız da var birkaç tane. Ama tabiî ki biz öbürleri için de aynı şeyleri söylemek isteriz; onların bu diziyi desteklemelerini isteriz yani. Özellikle İskenderun için konuşuyorum: Belediye başkanından Hatay milletvekiline kadar hepsinin bu projeye sahip çıkmasını istiyoruz. Sonuçta Hatay’ımızın bir dizisi olacak, Hatay’ın her tarafında çekilecek. En ufak esnafından en büyük haddehanesine kadar insanların, iş adamlarının, özelikle ve özellikle altını çizerek söylüyorum; İskenderun belediye başkanının bu konuya özen göstermesini isteriz. Sonuçta bu proje büyük bir proje olacak yakında. Büyük bir projeye girişiliyor memleketimizin tanımı için. İskenderun’un her noktasını, Hatay’ın her milimetrik noktasını tanıtmak adına güzel bir dizi olacağına inanıyorum. Elini taşın altına koymasını isterim herkesin.

Meselâ ne yapabilirler bu konuda?

Volkan Acıoğlu: Ne yapabilirler; güzel bir soru… Maddîyat ve maneviyat olarak destek çıkabilirler. Sonuçta biz hiçbir zaman paraya önem vermedik. Hiçbir zaman para bizim için ön plânda değil. Tabiî ki de bu işler parasız olmaz. Çok büyük maliyetler gösteren proje bu. Az uz miktarlar gitmiyor. Büyük meblâğlar gidiyor. Elbette en ufak bir destek çıkandan, taş üstüne bir taş koyanda Allah razı olsun. Sonuçta katkı katkıdır, destek destektir. “Bize illâ para vereceksin, illâ maddiyat sağlayacaksın” diye ısrarımız olmaz, olamaz.

Mekân çekimleri için de geçerli değil mi bu? Bazen fotoğraf paylaşıyorsunuz; hangi oteldi, Ontur Otel miydi?

Gizem Kızıltan: Anılife.

Anılife evet. Gidiyorsunuz, görüşüyorsunuz; yani o şekilde de yardım edebilirler, diyorsunuz mekân olarak otel olur, hastane olur.

Volkan Acıoğlu: Tabiî ki. Demin de dediğim gibi, biz sadece maddiyat boyutuna bakmıyoruz. Maneviyat boyutu da var. Bize mekân tedarik edilebilir, malzeme tedarik edilebilir. Bunlar da sonuçta bir destek.

Bunlar da sponsor olarak mı gösterilir?

Volkan Acıoğlu: Sponsor olarak gösterilir. Hangi firma, hangi kişi bize destek olduysa, olacaksa da onların dizi boyunca reklâmı yapılır, billboardlarda adı geçer sponsor diye.

Bir ara sosyal medyada birbiri ardına paylaşım yapıyordunuz. Popüler dizilerde rol almış oyuncuları İskenderun’a getiriyordunuz ve “Tabut”ta oynayacağını belirtiyordunuz. Şu an hangi artistlerin oynayacağı kesinleşti?

Volkan Acıoğlu: Şu anda 8 tane isim kesinleşti. Birkaçını söyleyelim: “Kurtlar Vadisi”nde “Ömer baba” karakterini oynayan Emin Olcay, eşi Hayat Olcay, Kurtuluş Şakirağaoğlu, “İçerde” dizisinde oynayan 2,05 metrelik boyuyla Seyithan Özdemir, Devlet tiyatrosu sanatçısı İzzet Çivril.

Peki oynatmak istediğiniz ama ulaşamadığınız, zor olan bir isim var mı?

Volkan Acıoğlu: Ulaşamadığımız oyuncu yok.

Aklınızdan geçen?

Volkan Acıoğlu: Benim idealim vardı. Hatta geçenlerde Adanalı gazeteciler röportaj yaptı benle, orada da söyledim; bir oyuncuyu hedef almışım: Kenan İmirzalıoğlu. Zaten benim idolüm oydu ufaklığımdan beri. Bir şekilde ona da bir çıtlatma oldu ama tabiî ilerleyen bölümlerde olabilir. Şu anda bazı şeyleri aşmamız lâzım. Bir anda büyük lokma yersek bazı şeylere ulaşamayız. Yavaş yavaş, emin adımlarla.

“Uyuşturucuyla mücadele” konusunda Youtube’a yüklenen dizilere her gün bir yenisi daha ekleniyor. İnternete çıkmadan televizyona transfer olan sizi şanslı görüyorum bu hususta. Ama şöyle bir durum var gözüme çarpan: Moda bir akım oldu âdeta. Sizin buna yorumunuz nedir?

Volkan Acıoğlu: Şu anda bilirsiniz ki Türkiye’de uyuşturucu kullanım yaşı 12’nin altına düştü. Doğal olarak bütün diziler bunu baz almaya başladı. Dizi yapmak isteyen arkadaşlar bunu örnek almaya başladı. Biz sadece uyuşturucuyu ele almadık. Tabiî ki uyuşturucuyla savaşı her saniye işleyeceğiz doğru ve düzgün şekilde. İnsanlara doğru olanı ne kadar iyi aktarırsak inanıyorum ki zihinde de o kalacaktır. Şu anda çocuklarımız hep internet ve televizyon başında dizileri izleyip örnek alıyor ama bizim dizi için şöyle söyleyeyim; Türkiye’de akımı tek olacak, konusuyla gündemi sarsacak bir dizi olacağına inanıyorum. Çünkü kadına şiddeti ve çocuk istismarını da ele aldık. Tabiî kanal dizisi olması bizim adımıza büyük bir artı olacağı için bunun da kıymetini bileceğiz. En güzel şekilde aktaracağız. Ne kadar güzel işlersek o kadar başarılı olacağımıza inanıyoruz. Her şey yürekten gelmeli, profesyonellikten geçmelidir. Elbette biz de bu işlere amatör olarak başlamıştık. Uyuşturucuyla mücadeleyi, çocuk istismarını, kadına şiddeti iyi bir biçimde işlersek, eminiz ki topluma çok faydalı bir dizi olacaktır.

Son olarak ekleyeceğiniz şeyler var mı?

Volkan Acıoğlu: Demin de dediğim gibi, Hatay’ın tüm ilçelerindeki iş adamlarının bu diziye destek vermesini isteriz. Sonuçta bu Hatay’ımızın dizisi olacak, memleketimizi tanıtacağız. Oyunculuk hedefleyen insanlarımıza da ajans olarak kapımız her zaman açıktır. Biz hiçbir zaman maddî yönden değer vermedik, hep manevî yönden baktık. Bunun da insanlara çok şey kazandıracağını umuyoruz. İnsanlarımız oyunculuk hedefine gitmek istiyorlarsa tabiî ki bize başvurmaları gerekir. Bu başvuruları değerlendirip, ona göre kendilerine kapı açıyoruz. Yani kısaca şöyle söyleyeyim size: Biz Hatay’a İstanbul’u getirdik!  İnsanların İstanbul’a gidip dolandırılması olayını kaldırdık. İnsanlar oraya gidiyor, birçok para harcıyor; biz bunu yapmıyoruz, hiçbir zaman da yapmayacağız. Oyunculuk idealinizi gelip bizimle gerçekleştirebilirsiniz. Kendimize ait dizimiz var zaten. En büyük artımız budur. Hiçbir yere sunum yapmıyoruz. Biz kendi dizimizde oynatıyoruz. Burada kendi memleketinde başarıya ulaşmak isteyen insanlara kapı açıyoruz. Bunun da kıymetini bilmelerini isteriz. Olmayacak bir şey yoktur; hiç kimse, “Yapamam, beceremem” demesin. Çünkü neden; ilk önce yürekten isteyeceksin, hedefine yürüyeceksin, ideallerinin peşinden koşacaksın ki kazanabilesin. Bunu yaparsan bir yerlere gelirsin. Ee burada da ailelerin desteği çok önemli. Çocuklara ailelerin de destek vermesi, çocuklarına güvenmeleri toplum için de güzel bir adım olur. Oyunculuk başarılamayacak bir meslek değildir. Yeter ki yürekten istensin; her türlü başarıya ulaşılır. Hedefine gidecek gemiyi kimsenin yolundan çıkarmaması lâzım. Her şey insanın kendinde biter zaten. Ailelerin çocuklarına destek verip güvenle yollamaları için biz buraya geldik. Bunları başaracağımıza inanıyoruz. Kapımız herkese açık. Bununla onurluyuz biz. Gizem hanım ve ben, çabalarımızın karşılığını almaya başladık. Sonuna kadar gideceğiz.

( İstanbulu Hataya Getirdik başlıklı yazı alidemiral tarafından 24.02.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu