YAKINDAKİLER UCUZ OLUR
Ahmet AYAZ
Gaziantep Ekspres Gazetesi 27 Şubat 2019
………………………………………………………………..
Yakındakiler her zaman ucuz olur. Uzaklardaki kıymetli ve değerli görülür. Bir bahçeye girdiğinizde, aralarında gezdiğiniz elma,
portakal veya incir ağaçlarının üst
dallarındaki meyvelere
uzanırsınız. Bir köyün hemen önünde
bulunan bir pınar olur. Pınara kimileri
taş toprak, kimileri çul parçası, çaput parçası ,
kimileri çürümüş domates, elma gibi bir şeyler atar. Eğer pınar uzakta ise,
su almaya gidenler önce pınarın içine
bir bakar. Daha sonra pınarın içine atınlan cisimleri alır. Pınarın suyunun akıp durulmasını bekler.
Pınarın suyu durulduktan sonra, suyunu
içer ve elindeki su kabını doldurduktan sonra pınarı terk eder.
Bir
ilde bir vali veya kaymakam iyi yönde adını etrafa duyurur. Bunu merak
edenler kimdir? Kimin nesidir? Öğrendikten sonra, yaho filan yerde, filancanın
oğluymuş veya kızıymış derler. O zat’ı muhterem kıymetten düşer. O
kendilerine yakın ya, onun için, ucuz olur.
Şunu övünmek için söylemiyorum. Tatar asıllı
Rus vatandaşı Prof. Dr. Ramilye
Yarulline hazırlamış olduğu bir
akademik kitap olan, “Fırattan
Volgaya Medeniyetler Köprüsü” isimli kuşe kağıda basılmış 520 sayfalık kitabında Ahmet Ayaz’a 2 sayfa
yer veriyor. Osman Baymak ile Canseli Donat yayınlamış
oldukları “Türk Dünyasında Atatürk Şiirleri” Ayrıca “Türk Dünyasında
Çocuk Şiirleri” Balkan Aydınları ve yazarları Derneğinin yayımlamış oldukları Antolojilerde bana 5-6 sayfalık
yer verirken, Mersinde yayımlanan MAKİ Dergisine sağ olsunlar kıymetli dostum Abidin Güneyli kapak yaparken,
il dışında sayısız illerde plaket ve madalya ile taltif edilirken, benim
kurucusu olduğum derneğe, benim getirdiklerimin bir iki kendini bilmezleri, beni görmezlikten
geliyorlar. Neymiş de, ben havalıymışım. Ben her zaman kendimi ve kim
olduğumu bilen birisiyim. Ama kendini
bilmeyenler , kıskançlıktan beni havalı sanıyorlar. İşte bu benim uzakta
olmadığımdan. Kendilerinin aralarında oturup kalktığım için oluyor kanaatindeyim.
Bir de şunu düşünüyorum. Kendi kendime.
Acaba onları çok mu sivrittim diyorum. Bir zamanlar Gaziantep’te biz bir kaç kişiydik. Zaman zaman da yazıyorum, söz ediyorum. Rahmetli Vahittin Bozgeyik, Tamer Abuşoğlu, İbrahim
Halil Aycan ve Ahmet Ayaz. Bir de çok değerli bir büyüğümüz vardı.
Rahmetli Cemil Cahit Güzelbey. Mekanı cennet olsun diyorum. Prof. Dr. İ.Hüseyin Filiz’in Rektörlüğü döneminde, Yılmaz Kılınç Hocamızda Kültür Müdürlüğüne vekalet
ediyordu. Bizlere Gaziantep Üniversitesinin Bahar Şenlikleri Programını ve ekinde davetiye ve
üniversiteye giriş kartı Gönderirdi. O zamanlarda sanatçının ve sanatın bir değeri vardı. Sanatın ve sanatçının şimdi de, değeri vardır. Bu sözüm sanattan ve sanatçıdan anlayanlar için. Allah’ıma şükürler olsun, ben gerekse
il içinde, gerekse il dışında hak
ettiğim değeri görüyorum. Bunu TV programlarımda da söylüyorum. Sevenlerim
sağ olsunlar. Kitaplarım az veya çok satılıyor. Videolarımı izleyen ve
dizilerde oynayan Arzu Ay gibi çok değerli hanımefendiler, internetten telefonumu alıp beni arıyorlar. Sağ
olsunlar. Yalınız sanat ortamına bazı kendini bilmezler dolmuşlar. Bunlar görüntü kirliliği yapıyorlar.
Görüntü kirliliği de, ister istemez insanların, görüntü alanını daraltıyor. Bu sebepten bir
çok sözde edebiyat sanat kuruluşlarına gitmiyorum. Şunun da altını çizerek söylüyorum.
Mümin Uluc beyin çağrısını sabırsızlık ile bekliyorum. Çünkü O nitelikli bir sanat severdir. Programlarına
da nitelikli insanları davet eder. Kayseri, Nevşehir, Kırşehir, kozaklıda,
ayrı ayrı szaman içinde 3 etkinlik
yaptı. Sağ olsun ben hepsinde vardım. Yine
davetini bekliyorum ve kendisini Gaziantep’ten sevgi ve saygı ile
selamlıyorum. Bir de, her zamanki dediğim
gibi; Kendini bilmezlere bir mesajdır bu. Kıskançlık bir ince ağrıdır, ilacı bulunmaz.