Mevla bizi uykuya mahkum etmiş. Uyumazsak olmuyor. Uykuyla geçen zaman içinde dünyada ne fırsatları tepiyoruz muyuz yoksa… Eğer kaybediyorsak uyumak gereksiz midir ki? İnsan hiç uyumasaydı ne olurdu ki?
Soruldukça hep sorular
Olsun istenir kurgular!
Uyku, kişilerin bırakamam dediği en kötü alışkanlıkları bile bıraktırıyor da, farkında olmadan. Aşkından vazgeçemediği her şeyi unutturuyor da… Ne gıybet ne de iftira yanına uğramıyor da… Hatta korkmadan ölüme gidiyor da farkında değil. Herhalde dünyanın yaydığı ne kadar kötülük varsa, insan bir nefes alsın diye uykuyu rahmet olarak yaratmış yaradan. İyi olan mevzular, kıymetler ise bize bekler nasılsa.
Yakılmaz asla sigara
İçilmez şarap, bira
Unutulur da ne varsa
Angarya…
Birde gözü açıkken uyumak var. Bu tarafı bizim uydurduğumuz kısmı. Etrafımıza baksak da göremediğimiz, işitmediğimiz, dokunmadığımız ne çok şeyin farkında olmayız. Bu yüzden de kaybımız, doğal uyku gibi olmuyor. Yoruluyoruz, üzülüyoruz, pişmanlık içinde geziyoruz, depresyon yaşıyoruz… Bırakamam dediğimiz alışkanlıklarımız daha da fazlalaşıyor. Ne olacak ki, benim tercihimdir, ben ne dersem onu yaşarım kime ne gibi… Uykulu hallerimiz bizi yakıp kavuruyor. Kısacası çoğu insan her an uykuda ömrünü tüketiyor.
Üretiriz bahaneler
Dolaş boşalır haneler…
Dünyadan vaz geçmek, yani yokluk… Gözü kapatsa bile bilincin açık olması, kalp gözü… Plan yaparak her anı değerlendirme güdüsü gibi… Yaşamak da var. Hep iyiliği düşünen, hep kötü denilenden öcü gibi sakınan olabilmek… Bir şeyin kolay olmasını tercih etmek değil de, sonunu düşünerek hareket edebilmek, gerçekçi olabilmek… Sahiplenmemek! Elbette bu en zor uykusuzluk şeklidir.
Kurtuluştur bilse iman
En doğru tercihtir İslam
Sonuçta, uyumadan olmuyor… Ama abartmadan. Ömürden israf etmeden. Bulunduğumuz her anda uzuvlarımızı çalıştırmak için, sağlıklı tercihimiz budur. Her amelimiz, işimiz sonucunda keşkeye götürmesine fırsat vermemek için… Bu çerçevede sabırlı olmak gereklidir.
Yemek içmektir uyumak!
Orta yolda kalıp solumak…
Saffet Kuramaz