Gelmeyecek birinin gülümseyen resmine;
Gözlerine ummanı koya koya bak da gör…
Saçının son telini bir mektup arasına;
Ellerinle koyarak cayır cayır yak da gör…
Nasıl yanar sönmeden böyle sevda çırası;
Amenna kabulümüz, hiç sekmiyor sırası;
Gör işte nedir hasret nedir gönül yarası;
Kınındaki hançeri ciğerine sok da gör…
Gül cemali dilimde dolanır ayet ayet;
Sanmayın yazdıklarım ne sitem ne şikâyet;
Nasıl diz çöker insan nasıl kopar kıyamet;
Dünyaları başına usul usul yık da gör…
Gezinsen sokağında gölgen senden utanır;
Çekenler yadırgamaz yaramı iyi tanır;
Deme sakın sözünü kim duyar kim inanır;
Yalnızlığı koluna gece-gündüz tak da gör…
Nedendir bilinmez ki sabrın sabra yetmesi;
Sessiz sedasız vurur canın çekip gitmesi;
Gözlerinden düşenin hep intihar etmesi;
Nasıldır diye sorma dişlerini sık da gör…
İntihar haram diye hep yüzümü astım ben;
Bundandır mutlulukla selamları kestim ben;
Güne haftaya değil, tüm yıllara küstüm ben;
Tarifi mümkün değil çektiğimi çek de gör…
Buram buram sensizlik gezindiğim diyarım;
Sanki uçsuz bucaksız dibi sonsuz bir yarım;
İşte benim, benim ya sersefil aklı yarım;
Gözlerime diyorum benim gibi bak da gör…
“Ve ben sana mecburum ve ben sana muhtacım;
Bu yüzden derman bulmaz yürekte ki her acım!..”
Ali ALTINLI – 25.03.2019
Saat: 00:09