Sevgi, yahut aşk, manevi bir duygu; soyut bir kavram. Kirletilmesi güç bir değer. Meşhur meseldir:Evvel zamanlarda devr-i kadim ademlerinden bir adem. Bilge bir zata gider. “ Efendim ben Hak âşığı olmak istiyorum.” der.

Bilge zat, “ Bugüne değin, herhangi bir varlığa karşı sevgi besledin mi yüreğinde?”diye sual eyler. Adamın cevabı “Hayır!' dır.

Bilge kişi “O zaman git, önce yaratılmışı sev, ona aşırı bir sevgi besle, bir anlamda aşkı talim et. Sonra yaratanı sevmeye yelten.” Öğüdünü verir. “Hakk’ın yarattıklarını sevemeyen Hak âşığı olamaz.”kelamıyla sözü bağlar…

Kapitalizm, ne acımasız bir mahluk ki böylesine soyut, istihap haddi geniş, manevi bir kavramı bir güne sığdırıp, maddi bir boyut kazandırmayı becerebilmiş…

Ve bu bir günde, yine kapitalizmin doğurduğu veled-i zinalardan olan büyük iş merkezlerinin bir günlük cirosu, trilyonlarla telaffuz ediliyor… Ne kadar köfte o kadar ekmek tekerlemesi misali. Ne kadar para o kadar aşk…

Çağımız insanının değerleri o kadar alt üst olmuş ki. Tensel zevkleri aşk olarak algılama sendromu yaşıyor.

Artık, aşklar 4X4 ebatında jiplerin kontak anahtarına asılı… Yatların ve villaların yatak odalarına hapis. Ya da lüks otellerin kral dairelerinde ve süitlerinde şampanyayla ıslanıyor. Şuh inlemelerin, pahalı parfümlerin koynunda ve gölgesinde neşvü nema buluyor(!)

Merak ediyorum, Ferhat yaşasaydı, işi dağları delmekten daha mı kolay olurdu?! Yahut Mecnun Leyla’ya Leyla Mecnun’a ne alırdı? Kerem uçak benziniyle mi yakardı cismini? Arzu ile Kamber, hangi Batı menşeli ve isimli mekanı seçerdi oturup halleşmek için.

Ve bizden evvel gelen cümle âşıklar bugün yaşasalardı, sene boyunca 14 Şubat günün mü beklerlerdi ilanı aşk etmek için.

Birbirleriyle aşklarını mı yarıştırırlardı aldıkları hediyelerin pahalılığı nispetinde?

Leyla, bir günlüğüne mi Leyla olurdu? Mecnun çöllere bir günlüğüne mi düşerdi. Ya da çöllere düşmek yerine yayan yapıldak, 4x4’yle neon lambalarının altında mı beklerdi Leyla’sını…

Bilmiyorum ama, eğer bu çağda yaşasalardı, kapitalist sistem onlara da bir gömlek giydirirdi para aşkına… Sevgilinin göz ucuyla bakışıyla, hafif bir tebessümüyle, bad-ı sabanın getirdiği selâmıyla mesrur olan gerçek âşıkların kulakları çınlasın diye hitama erdiriyorum kelamı... 14 Şubat’ta bir kibrit çöpü dahi alıp vermeyeceğim kendi adıma. Ve dahi sevgimi kapitalizmin mezbelesinde kirletmeyeceğim. Aşkın kutsiyetine halel getirmeyeceğim... Ey arifan!
Ankara,12.02.2010 İ.K

( Sevgililer Günü Üzerine Çeşitlemeler başlıklı yazı İbrahim Kilik tarafından 13.02.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu