Bu Sürgün
Bu sürgün, bir başka, anlamı farklı
Mâzîyi kuşatır, âtiye tutsak
Zamanın dilinde, yarınlar saklı
Ölüm yaklaşıyor, her lahzada bak!
''Ân bu ân dır'' derler, ''fırsat bu fırsat''
Yıldızlarla kaynaş, geceye inat
Kalmasa heyecan, kalmasa takât
Su gibi ol, pul pul, ak yumak yumak!
Kalsın alelusul, aslolan makbûl
Ah nasıl olunur, yaratana kul?
Ne olursa olsun, bir yolunu bul
Sularsan alırsın, mahsûlü ancak!
Olsa da yıllar hep, zemheri ve güz
Mevsimlere iliş, iklimleri süz
Yaşıyor hem nefes alırken henüz
Umutlarla yüksel, ışıkları yak!
Telaşta hep rüzgâr, fırtına bekle
Bembeyaz kefene, ameller ekle
Meçhûle îmanla, her dem emekle
-Kuluna yek vekil, bir ''Cenab-ı Hak''-
-Tik tak- aynı dilden, hep akın akın
Akrep yelkovana, o kadar yakın
Gidenler göz kırpar: Tebessüm takın
Allah'ın cenneti, hakedene hak!
Nisan 2015
F. Selçuk Soylu