Peygamber müjdesine, hıncahınç yarış bu cenk
Bin dört yüz elli üç'te, Hak'a yakarış bu cenk
Hep bu meram uğruna, çıkılmıştı fethine
Taşımıştı haberi, Ak’şemsettin ehline
Elden ele kuşatma, fetih zafere gebe
Fatih'e nasip oldu, istemişti sahabe
Koşulurdu bu yüzden, ne olursa nereden
Korku salmıştı rüzgâr Bizans’a Edirne’den
Boğmak var ya boğulmak, Boğaz'ın sularında
Fatih'i sarmalayan neydi uykularında
Aşılmaz dedikleri surları yıkan neydi
Sînede iman varken, gerisi hikayeydi
Haliç’i aşmak için, mehmetçikle beraber
Bir çağ kapanıp bir çağ açılacak bu sefer
Karadan yürümüştü, gemiler İstanbul’a
Hak isterse gösterir böyle ne yollar kula
Bu fethin olsun diye meramı hep dipdiri
Ayasofya kürsüsü, çağlar üstü bildiri
Şimdi sahî yeniden, dön özüne İstanbul
Müsterih baharları, sür yüzüne İstanbul
Uğruna değil mi ki, bilenir kılıcımız
Hilâl'edir sevdamız, haç'adır hep hıncımız
Fatih'in kabzasında, zaferini hatırla
Eğer kıymetin varsa bu biricik hatırla
Hatırla burçlarında, Ulubatlı Hasan’ı
O destâna gitmenin gelmedi mi zamanı
Ya anımsa fethini ya tekrar kendini bul
Düşün hangi mânayla yoğruldun sen İstanbul