Bulutla
söyleşirsin dağların arasında
Hüzün
yuvalanmıştır bahtının karasında
Evlâtların
yanmıştır hasretin çırasında
Aşılmaz
engelleri aşansın Köprübaşı!
Hatıralarımıza
nişansın Köprübaşı!
Manahoz
Deresi'nin akışına vurgunum
Hasretin
köz misali yakışına vurgunum
Zifin
çiçeklerinin kokuşuna vurgunum
Gönül
bendini yıkıp taşansın Köprübaşı!
Bugünkü
ahvaline şaşansın Köprübaşı!
Karanlık
gecelerde günüm sensin ey şehir!
Ey
mâzimin aynası, dünüm sensin ey şehir!
Pusulam
gibisin sen, yönüm sensin ey şehir!
Üzerime
yağmurun boşansın Köprübaşı!
Yüreğim
özlemini kuşansın Köprübaşı!
İlkbahar
geldiğinde çiçek açar dağların
Umudun
membaıdır bahçelerin, bağların
Acep
geri döner mi mâzideki çağların?
Manahoz
suyu gibi coşansın Köprübaşı!
Mâziden
istikbâle koşansın Köprübaşı!
Alnımıza
yazılmış bir yazısın, bilesin
Akan
gözyaşlarını dindiresin, silesin
Mamur
şehirler gibi mutlanasın, gülesin
Her
günün bayram gibi yaşansın Köprübaşı!
Bahçelerin
güllerle döşensin Köprübaşı!
Keyfimiz
kaçtığında haz olursun bizlere
Yarınlara
koşarken hız olursun bizlere
Hakikat
yol başçısı, iz olursun bizlere
Zifiri
karanlıkta ruşensin Köprübaşı!
Bülbüllerin
meskeni, gülşensin Köprübaşı!
Sitemim
sana değil, niçin gider ağrına?
Çağır evlâtlarını, herkes uysun çağrına
Ya
cam gibi vur taşa ya bas beni bağrına
Hicranın
küllerini eşensin Köprübaşı!
Yüreğin
yarasını deşensin Köprübaşı!
Canlarımız
fedâdır toprağına, taşına
Mendil
olmak isteriz gözden akan yaşına
Seni
anlatmak müşkül, ne söylesem boşuna
Gurbette
gönüllere düşensin Köprübaşı!
Hasretin
tandırında pişensin Köprübaşı!
M. NİHAT MALKOÇ