İyi ki yaşamıyorsun Hugo. Gerçekler çok acı bizde, öyle senin dediğin gibi öğüt alınacak türden falan değil...
Tabiat dersen; anası ağladı yeşilin, ne ağaç kaldı kesilmedik, ne orman kaldı yanmadık. Kömür karasına bakar oldu gözlerim! Korkuyorum bu gidişle değişecek göğümün de rengi... Kapkara dumanlar eksilmiyor ki memleketimin semasından, yayıldıkça yayılıyor karanlıklar, esinlenmem mümkün mü Hugo!..
Karanlığa değil, aydınlığa ihtiyacı var ülkemin. Belki o zaman esinlenir de yazarım bir şeyler ve "yazar" derler adıma!..
...Ağaç olsa, yeşil olsa sadece yanan... Toprağın kucağında binlerce canlı küle, kömüre döndü. Yılanlar bile ağladı, kaçamadı kaplumbağa, ceylan, kurt, tilki, börtü-böcek, uçamadı kuş... Hangisini sayayım, ağlamaya bile fırsat bulamadı endemik bitkiler... Hepsinin külü savruldu...İçim yanıyor içim Hugo...Deseler de:
"can kaybımız yok" diye...
-Bir ağaç, bir yeşil, bir toprak düşmanlığıdır, aldı başını gidiyor. Sonumuz hayrola!-
Tabiat denilince gözlerimin gördüğü devasa binalar, göğe kurulan yüzlerce merdiven ve taştan duvarlar geliyor aklıma...Toprak kalmadı ki, yağmuru çekecek, bağ-bahçe zaten unutuldu; ne tarım kaldı, ne buğday öğütecek fabrika. Eskiden adlarını unutmuştum açılan fabrikaların! Şimdi hepsi mıh gibi çakılı aklımda. Neden? Çünkü ya kapatıldı, ya özelleştirildi ya da bir bir satıldı...
Kim bilir ne kadar üzülürdü duysaydı Ata'm, onca emeğin boşa gittiğini...
Tabiattan söz edilince, sellere teslim olan köyler, kentler, seralar, meralar, yollar ve sele kapılıp giden canlar, kaybolan zavallı, suçsuz, günahsız insanlar geliyor aklıma...Esinlenmek mümkün mü?..
Bu yağmur da çok ayıp ediyor. Bu kadar da yağılmaz ki! Görmüyor mu ülkemin halini; ağaç yok, toprak yok, yollar yol değil, alt yapı dersen perişan... Sen de biraz düşün be yağmur kardeş, bu koşullarda yağma! Sen de her yaz alevlenme, öldürüyorsun hem ağacını hem canlısını memleketimin ey ateş!..
Dua et ki bu günleri görmedin Hugo, benim memleketimin gerçeğini görmedin. Söylemesi kolay :"...tabiattan esinlenmeli" diye...
Bilmem sen yaşıyorken nasıldı senin hayatın? Zengin miydin, yoksul mu, okuman, yazman, diploman falan var mıydı? Eğitimin, öğretimin...
Zengin ya da yoksul olmanın ne demek olduğundan haberdar mıydın? Yoksa senin memleketinde de zengin, daha zengin ve hiç doymayan; yoksul, daha yoksul ve hep aç kalan ama tok gözlü müydü?..Sonra anlatırsın bana, kimse duymadan! Anlaştık mı Hugo?
Sahi sen, "gerçekten öğüt aldın, tabiattan esinlendin" de mi "yazar" oldun Hugo?
Sana bir sır vereyim mi; benim "yazar" olmam imkansız!
Daha çok şey var aslında yazacak ama yeter. Bugünlük bu kadar Hugo kardeş, çünkü ben yazar değilim, haddimi bileyim de ayıp olmasın ülkemin kıymetli yazarlarına...
12.7.2019 Rukiye Çelik