Bir Anı
Güneş ,yavaş yavaş diri ışıklarını cömertçe saçıyordu Karacadağ’ın karla yamalı eteklerine. Geceye dair ne varsa silip atmak üzereydi. Şu ana dek ayakta durabilen sis, geceden kalan son kalıntılarını devrediyordu güneşin sarı saçlarına. Taşlar, topraktan çektikleri suyun son damlalarını yutmak üzereydiler.Biz de az ileride beliren kıl çadırlara varmak üzereydik. Yerde gökte ne varsa bizce belirgindi artık. Yine de yürüdüğümüz zikzaklı yolda taşlara basmamak için adımlarımıza dikkat ediyorduk. Bu dikkatimizi çadırların arasından sıyrılıp bize karşı cılız bir sesle havlayan bir köpek bozdu. Bu cılız havlama bize korkmamayı emrediyordu adeta. Az ileride güne ilk hazırlık yapan birkaç kadın ilişti gözümüze. Birisi yalağa belini doğrultamayan bir kapla su doldururken, diğeri yazdan kalma kavrulmuş bir kucak otu derme çatma barakaya taşıyordu. Bir diğeri ise yüz üstü, ateşe yatırılmış kambur saçta ekmek pişiriyordu. Soğuktan büzülmüş çadırlar, bir bir canlanıyordu gördüğümüz kadınların ellerinde.
Anlaşılan yorgun gece, buraya hiç etki etmemişti. Günün burada erken başladığına dair her şey bize dile geliyordu adeta.
Ben bir kadınım.
Elimde iğim,
Sırtımda yüküm.
Gün, benle başlar memleketimde.
Bahar olur, yaz olur,
Durmadan, dinlenmeden çalışır didinirim.
......................................
Keşke yazmasaydım.Çünkü elleri, yürekleri o kadar büyük ki sığmaz satırlara, mısralara diye düşünüyorum.
abdulhalim eken
19/02/10
(
Bir Anı başlıklı yazı
abdulhakim-e tarafından
19.02.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.