Sanki bedenimde üç kapıyla yaşıyorum.
Birincisi elbette duyguların ana kaynağı olan kalp! 
Kalbim alevler içerisinde bir hapiste kalıyor gibi. Ne kadar acı çekse de ölmüyor. Çünkü o alevler içinde olan hapishanenin ortasına çekiliyor ve feraha kavuşacağı günü bekliyor. Ama kalbim içeri atıldıktan sonra ne kilit kaldı ne anahtar. Devamlı acı, dert, sıkıntı kırbacı yediği için de sürekli bana acı acı isyan ve feryat ediyor. İşte bu kilidi de anahtarı da birinin bulmasını ve kilidi açmasını bekliyor. Eğer biri bu kilidi açarsa kalbim huzur içinde ölmeye her zaman hazır...


İkincisi kontrol altına alınamayan sinir! 
İyi huylu olan ben ile benliğini kaybetmiş ben bir kapı olarak kaldım. Bana, sevdiklerime, vatanıma, bayrağıma, devletim ve de milletime bir aşağılama ya da küfür geldiği zaman sinirlerim kapıyı zorluyor;' bırak beni de işimi göreyim' diye. Ama sinirlerimin kötü ve de can yakıcı olduğunu bildiğim için o kapının açılmaması için kendimi çok zorluyor ve de sinirlerimi içime atıp Allah (C.C.)'a havale ediyorum. Ama bazen gerçekler, doğrular, insanlık ve vatanseverlik adına o kapının kısa bir süre açılmasına izin veriyorum lakin en az bir sürede bile büyük sorunlar ortaya çıkıyor. Ben şimdi o kapıyı açık bıraksam ne olacak?...


Üçüncüsü fiziksel (bedeni) yapıyla da alakalı olan hayat kapısı! 
Bu zamana kadar ömrümün yarısından çoğunu hasta olarak hastanelerde geçirdim. Bazen doğal bazen de hastalık sebebiyle düştüm, bedenimin birçok yerini kırdım, döktüm, ameliyatlık oldum. Hatta artık bunlara öyle alıştım ki en son bir bahçeden otuz-kırk metre aşağıya kadar düşüp yuvarlandığım anda bile gülüyordum. Çünkü biliyordum;'Allah (C.C.) kullarını test eder ama asla azap etmez ve kullarının çektiği acıları günahlarına kefaret kılmıştır'. Hayattan epey bir kopmuş olsam da Allah (C.C.)'tan kopmadım. 'Elbet şu kader bizim de yüzümüze güler' diye sabırla bekliyorum...

                                                                                                    BeniTan
( Bedenimdeki Üç Kapı başlıklı yazı BeniTan tarafından 30.08.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu