-Kerbela’nın Yiğitlerine Rahmetle-
Güneşin gözyaşıyla sular kana boyandı
Hüseynî hüzünlerle yürek dâra dayandı
Dağıttı fırtınalar, soldu bahçemde güller
Kesildi ses tellerim sustu, lâl oldu diller
Ruh ayrıldı bedenden göklere kanatlandı
Köz düştü can evine, yandı yürekler yandı
Bebeler Kerbela’da hem aç kaldı, hem susuz
Bir avuç kahramanla direndiler uykusuz
Civanların al kanı dökülünce toprağa
Kanla destan yazıldı asık suratlı çağa
Temiz bedenlerinde onca mızrak yarası
Kuru çölü inletti mazlumların nârâsı
Yiğitlerin ardından bulut ağlar, gök ağlar
Kerbela’da acılar yüreğimizi dağlar
Kılıç şakırtısıyla kesilince soluklar
Ruhlar kuş olup uçtu aydınlandı doruklar
Asrın mücahitleri kan yaş döktü çöllere
Ölüm sessizliğinde hüzün çöktü çöllere
Mübarek tenlerine değdi saba yelleri
Komşu oldu Resul’e ehl-i beytin gülleri
Kerbela denilince kanlı yaşlar dökeriz
Nurdan abidelerin hasretini çekeriz
Hoyrat eller kopardı bedenden canımızı
Düşümüze mihman ol gider hicranımızı
Kerbela çöllerinde dünden kalan hüzün var
Ey Resul’ün göz nuru aydan arı yüzün var!...
Seni candan anmayan yürekler viranedir
Sevdana meftun kalbim, şu gönlüm divanedir
Yâdıma düşse gölgen yüreğim giryan olur
Durmaz gözümün yaşı, akar akar kan olur
Yayınlandığı Yer: Somuncu Baba Dergisi/Aralık 2010
M.NİHAT MALKOÇ