İNSAN OLMAK
Ahmet AYAZ
Gaziantep Güneş Gazetesi 22 Ekim 2019
……………………………………………
Saygıdeğer okurlarım bugün evimde otururken hangi duyguların ve düşüncelerin etkisinde kaldığımı bilemiyorum. İçimden hangi dinden, hangi ırktan olursak olalım, önce insan olmamızın, insana yakışır vaziyette fiili hareketlerde bulunmamızın gerektiğini düşündüm. Ve hatta hayvanların bile yaşama hakkının olduğunu düşündüm.
Muğla İlimizin Datça İlçesinde kızımın birisi Kız Meslek Lisesinde Çocuk
Gelişimi ve Eğitimi Öğretmeni olarak görev yapmaktadır. Kızım ve damadım Datça da
tektir. Her ikisinin de oracıkta bir
kimseleri bulunmamaktadır. İki çocukları ilkokul öğrencisidir. Kızım annesine
şöyle anlatıyor. “Anne sen yaşta bir
İngiliz emekli ve dul, Türkçeyi de oldukça iyi bilen bir komşumuz var. Bana
Muğla Datça’da annelik yapıyor ve
seni aratmıyor. Çocuklar okuldan
eve geldiklerinde, babaları ve ben görev
yerimizdeyiz, evde kimsemiz yoktur. Bu
kadın çocuklarla ilgileniyor, çocukları kontrol altına alıyor. Evin
bahçe duvarına çıkacak gibi olurlarsa müdahale
edip onlara izin vermiyor. Anne,
bu kadının bize ve çocuklarımıza
karşı o kadar samimi ve candan davranışı var ki, bu hal ve hareketleri bende silinmez izler bıraktı”
diye anlatıyor. Yukarıda hayvanlarında yaşama hakkı var dedim ya. Aklıma
rahmetli babamın bir anısı geldi. Sizler ile paylaşmayı faydalı gördüğüm için, paylaşıyorum.
Oğuzeli’nin Yakacık (Zıranba) Köyünde yaşadığım 1960-1970 yılları
arasında evimizde 3 tane sütlü inek
bulunurdu. 4. Olunca babam en büyüğünü satışa sunardı. Fakat bunları satma yetkisi de bende idi. İneğe 2000
TL değer koydum. Komşu köyden bir akraba ineği satın almaya geldi. İneğe
baktıktan sonra 2000 TL yi kabul etti. Babam inek alıcısına sen yanlış
anlamışsın ineğin fiyatı 2200 dedi. Adam
öfkelendi ve ineği satın almadan gitti.
Adam gittikten sonra ben babam ile tartışmaya
başladım. Sen yalan söylemeyen bir adamsın, neden böyle yaptın dedim. Babam “Oğlum
dinimizde süt veren inek ile çift sürülmez. Bu adam sütlü
inek ile çift sürer, hayvana yemi de az verir.
Ben bu ineği buna verirsem, öbür dünyada bu ineğin günahından nasıl
kurtulurum? Allaha karşı nasıl hesap vererim?” Dedi. Ben, “Ne yapıyorsa kendisi yapıyor. Bunun günahından
sana ne? Dedimse, babam itiraz etti. Bu
adamın bu durumunu bilmesem, günah
yoktur. Bilerek bu ineği bu adama verirsem, Allah benden hesap sorar dedi. Ben,
o zaman genç olduğum için bu ince hesapları
yapamıyordum. Rahmetli Babam Halaf Ayaz’ın hesabı sonuna kadar doğru idi. Yukarıda da dediğim gibi,
insan olmalıyız. Bütün canlılara da, insanlara da, kendimize yakıştırmadığımızı
yapmamamızın gerekli olduğunu bilmeliyiz.
Bana göre de bir insan, kendisinde insanlık duygusu var ise, herkese insanca
davranır, insani hareketlerde bulunur diye düşünüyorum. İnsana insan
gibi davranmayan kendisi insanlıktan uzaktır, ona insan denmez. Allah
hepimizi insanlık dışı hareketlerde bulunan , insan kılıklı yaratıklardan uzak
tutsun.