Ahmet Arif’e şiir ve saygıyla
Acımızı
içimize sağıyoruz
-İyi güzel
Gözyaşımızı
kimselere göstermiyoruz
-İyi çok güzel
Yokluğunu
hiç belli etmiyoruz soframızdaki ekmeğin
- İyi çok çok güzel
Katlanıp
duruyoruz yoksulluğumuza gıkımızı bile çıkartmadan
-Ooo! İyi bak bu daha da güzel
Ve lakin
bazen “yeter gayri” deyince…
-Ooo! Bak bu hiç iyi olmadı/ isyana
kalkışan bu halini sevmedim
Bıçak
kemiğe dayanınca yani…
-Bak bak bak… Bak hele, dış güçler iyice
içine girmiş senin
Hani
dudağımızın kenarına minik bir serce gibi bir sevinç konsa
Dudak
ucuyla da olsa azıcık bi gülüversek…
-Oha! Orda dur bakalım… Hem ülkeyi
böleceksin, hem de güleceksin
Hani,
şöyle kafamızı örümcek ağı gibi saran korkudan
Ve
yüreğimizi mengene gibi sıkan şu esaretten bir kurtuluversek…
-Vay vay vay… Özgürlük istemek ha!
Mevcut anayasal düzeni düş yoluyla yıkmaya
tam teşebbüs ha!
Atın içeri…
İşte
öyle…
Ne zaman
-düş ucuyla- içimden derin bir ah! Çeksem
Kapısı
kırılıyor kalbimin
Bağrış
çağrış tepemde uçuşuyor polisler
Ve muhakkak
“demir
kapı, kör pencere, yastığım, ranzam, zincirim…” (*)
Tutsak
ediliyorum dört duvar arasına…
Mart-Ekim
2019
(*)
Ahmet Arif’in “İçerde” adlı şiirinden