Sessizliğin başladığı yerde,
Karanlık gibi çöker hüzün...
Bu zifiri gecede,
Nefes gibi zifir dolmamalı ciğerlerime.
Ya da hüzün, ölmeli yüreğimde.
Yüreğim de ölmeli,
Kanatlanmalı,
Uçurtmalara takılmamalı.
O ısmarlama yüzler,
O maskeli yüzler,
İşte onlar;
Onlarıda yanında götürmeli.
Rüzgarlara emanet ettim ‘ben’i
Uzaklara taşısın istedim.
‘Ben’den uzaklara,
Bilmediğim uzaklara,
Hesabı yapılamayan uzaklara...
-Cinayetler tasarladım hüznü öldürmek için.
Hüznümü tartıyorum, yüreğime sığmıyor.
Neşemi ölçüyorum, hesabım şaşıyor.
İkisi aynı kefeye sığmıyor.
Hüznün yoğrulduğu yerde,
Nefes gibi zifir doluyor ciğerlerime.
-Ey ciğerlerimi darlayan gece!
Söyle; hüznün daha nelere gebe?-
Bilmiyorsunuz;
Ben çok kelimeler sallandırdım darağacımda bir çok kez.
Bilmiyorsunuz;
Masum değilim ben,
Kötülüğümü görmüyorsunuz.
Yüreğimi yüreğinizle,
Acımı acınızla,
Hiç ölçmüyorsunuz!..
Bilmiyorsunuz!..
-Cinayetler tasarladım hüznü öldürmek için;
Kaç kelime kuşandım ben belime.
Kaç gece nöbeti tuttum.
Bilmiyorsunuz!..
Kaç kez kestim bileklerimi şiirlerle.
Ciğerlerim öldü.
Hüznü öldüremedim.
Şimdi size sesleniyorum,
Ey insanoğlu;
Bu kadar gelmeyin üzerime...
Harun ECE
Kalbinin Kırık Kalemi
02.Aralık.2019
Yazarın
Önceki Yazısı