Memurluktan emekli olduktan sonra aldığı ikramiye ile kısa zaman önce küçük bir bakkal dükkanı açmıştı Süleyman Bey. Belli ki emekli maaşı yetmeyecek, geçinmekte de hayli zorlanacaktı bakkallığa başlamasa. Bakkal dükkanı onun için hem bir oyalanma, hem de aile bütçesine ufaktan ufaktan katkı yapmak demekti. Sabah erkenden dükkanını açıyor gece geç saatlere kadar da dükkanında müşteri bekliyordu. İşin açıkçası ticaretin acemiliğini çekmiyor da değildi. Mal almaya kendi gidiyor, fiyat etiketlerini yazıyor, toptancılara ödemeleri yapıyor; alnı terledikçe de hem kendi mutlu oluyor hem de ailesini mutlu ediyordu...
Günlerden bir öğle vakti şık giyimli bir beyefendi dükkanından içeri girer...
- Merhabalar...
- Merhaba beyefendi buyurun ne arzu etmiştiniz?
- Tamı tamına yedi yüz elli gram beyaz peynir istiyorum.
- Hay hay beyefendi hemen yardımcı olmaya çalışayım size...
Böyle peynir gibi zeytin gibi ufak tefek şeyleri tartmak en sinir olduğu işlemler sırlamasında en başta yer alıyordu... Oflaya puflaya müşteriye de çaktırmadan peynir tenekesine el attı...
Bıçak ile kestikten sonra peyniri elektronik diye tabir edilen teraziye koydu. Yedi yüz elli gram gelmesi gereken peynir tamı tamına yedi yüz seksen altı gram gelmişti. Beyefendiye dönerek...
- Yirmi beş otuz gram kadar fazlalığı var, olur mu beyefendi?
- Olmaz olmaz! Tam yedi yüz elli gram olacak yoksa hanım beni keser vallahi...
- Tamam ayarlamaya çalışayım yine...
Şimdi ben keseceğim seni de değmez dedi içinden. Biraz kestikten sonra tekrar tartıya koydu peyniri. Peynir bu seferde tamı tamına yedi yüz altmış iki gram gelmişti... On iki gram fazlaydı ama herhalde adamcağız buna da ses çıkarmazdı...
- Beyefendi yedi yüz altmış iki gram ama olur sanırım?
- Olmaz mirim olmaaaaaz! Hanım beni kıtır kıtır doğrar hem vallahi hem de billahi...
Şimdi hafakanlar basıyor beni neredeyse diye geçirdi içinden. Elleri hafif hafif titremeye başlamıştı her ne kadar adama belli etmese de. Şimdi ben seni doğrasam, sonrada kör bir kuyuya atsam, ulan zevzek on iki gram işte topu topu al şu peyniri de git diye düşünmeden edemedi...
La havle ve ya sabır çekerek peynirden biraz daha kesmek için hamle yaptı ve tekrar tartıya koydu kestiği peyniri... Bu seferde on sekiz gram eksik gösteriyordu tartı...
- Ağabeyciğim bu sefer de bir miktar eksik geldi ama olur mu?
- Olmaz kardeşim olmaaaaaaaaaaz ben ne diyorsam o...
Bakkal Süleyman bu sefer içinden iki kere üç kere la havle ve ya sabır çekmeye başladı. Elleri de daha bir hızlı titriyor yüreğinin atışları da neredeyse iki katına çıkmıştı...
Bu son artık diyordu içinden. Son defa tarttım aldı aldı, bir daha tart derse cehennemin dibine kadar kovalayacağım bu haytayı satırla...
Son defa tartılan peynir terazi de tamı tamına yedi yüz elli gram gelmişti. Derin bir oh çekti Bakkal Süleyman içinden. Şimdi de alma göreyim diye geçirdi içinden...
- Hah bak, şöyle hemşehrim isteyince tamı tamına ne de güzel tartıyor muşsun yahu.
- Sonunda denk getirdik beyim.
- Kredi kartı cihazında varmış senin.
- Olmaz mı beyim olmaz mı.
Müşterisi Bakkal Süleyman'a kredi kartını uzatır.
- Şuradan çekiver bakalım bakkal efendi
Bakkal Süleyman kredi kartını pos cihazına sokar, müşteri şifreyi girer. Biraz bekledikten sonra yetersiz bakiye yazısı çıkar.
- Beyefendi bakiyeniz yetersizmiş, nakit ödeyin bir zahmet.
- Nasıl olur bir daha sokun makineye bir yanlışlık olmasın.
Tekrar sokar pos cihazına kartı Bakkal Süleyman. Bakiye yine yetersizdir.
- Beyefendi bakiyeniz yine yetersiz. Siz farkında değil misiniz limitinizin dolu olduğunun?
- Hay Allah hiç farkında değilim. Tüh tüh tüh. Hanım da ev de peynir bekliyordu ki benden, börek yapacaktı. Ne yapalım kısmet bakkal efendi kısmet...
Kağıda sarılı peyniri tekrar bakkala uzatır. Ve arkasını dönerek hızlı adımlar ile uzaklaşır. Bakkal Süleyman şaşkınlık içindedir. Ağlamak ile gülmek arasında gidip gelmekte, ne yapacağını şaşırmıştır. Ağzından sonra şu cümleler dökülür...
- Hay ben senin........ hay gelmişini............Yapacağın alışverişinde....... Kredi kartının da, limitinin de.......Sana o kartı veren............ bankasının da.........
Diye devam edip gidecektir cümleler... Noktalı yerlere denk gelen kelimeleri terbiyemiz müsait olmadığından yazamadık kusura bakmasın okurlar...