Yazılar değil sözcükler bile Koranavirüs’e yakalandı. Yazarken öksürüyorum… Okurken hapşuruyorum… Okuyanlarda sağa çeviriyorlar, sola çeviriyorlar, nasıl bir yara görürüzde eleştiririz diye haber peşindeler… Bizi eve bağlayan olunca yat kalk konuşacak, yazacak, tartışacak bir şey kalmıyor. Kısacası dünya genelinde bu virüsü meşhur ettik. Sağlık sektöründekiler bunun peşine düştü, nasıl bundan fayda sağlarız diye aç gözlülükle köşe başlarını tutmuşlar çoktan.


Yaz da bundan kimseye para gelmiyor ki…  Yaz da kimse iyi olmuyor ki…Yaz da kafası bulanmış okuyucuya bir nebze ferahlık katacak, onu depresyondan kurtaracak fikirler üremiyor. Oysa virüs tüm dünyayı kaç kere dolaşıyor günde hesabı tutulamıyor.  Yazda bir de yazdığın yerde günün yazısı bile olması için editörlerin ikna olması da şart…Kısacası yazıları virüs kaptı… Sayfalar solmuyor ama yazanı en kısa zamanda soluğu hastanede alıyor…


Nefes al, derin derin… Bir yayla havası! Yok yok Konya havası… Her balkonda çalıyor amatörler… Hani virüs ölürse o şöhret kapısını aralayacak…Kimi de tencere tava dövüyor. Hani bu pek tanıdık geldi… Geçmişte, siyasi bir slogan için kullanılıyordu, hatta ışıkları yakıp söndürüyorlardı da… Hadi bu da yetmedi, camilerde salavatlar, dualar… Bu da çaresizliğin çareye dönüştüğü cinsten. Hastalık geldi, insanlar Allah’ı hatırlar oldular… Ya bu virüsten önce bu teslimiyet niye yoktu diyesim var. Sonra vaz geçiyorum. Allah insanlara bu şekilde hidayet veriyor belki de diyorum. 


İşte hiç alışık olmadığımız bir durum bu… İnsanlar bara, diskoya, meyhaneye, sinemaya… Festivallere… Klasik müzik konserlerine gitmiyor. Akşamaları spor müsabakaları seyredemiyorlar… Alışkanlıklar birden ters yüz olunca, insanlar ne yapacağını şaşırdı mı ne!  Hani biz evde oturmaya alışırsak, bu virüsün ölümünden sonra gece hayatı biter mi biter. Bu işten ekmek kazanalar harıl harıl dua ediyorlar belkide… Ah, virüs yaktın bizi diyorlar….Geceler, belkide uykunun tatlı bir şey olduğunu, erken uyumak gerektiğini bize öğretecek…


Yazılara Korona bulaştı çoktan, onun bulaşmadığı yer yok ki… Kimseyi tınlamıyor. Zenginmiş, adam kayırmakmış, yedi düvelmiş kimseyi ayırmıyor. Öldürmekle tehdit ediyor. Hani nerede polisler şu virüsü bir an önce yakalasalar ya… Atsalar hapse! Polisler de can derdinde, ondan kaçıyorlar… Ondan kaçmayan var mı ki? Aman beni takip etme, aman bana bulaşma… Ne istersen veririm diyecek haldeyiz…


Yazılarda Korona… Halimizi aynadan seyretsek, tam bir komedi filmi… Şu virüse hazırlıksız yakalandık… Şu malum Amerika bile formunu kaybetmedi. Virüste bile önderliği kimseye kaptırmayacakmış, dünya sağlık örgütü diyor ya… Ama bu sefer bu önderlik pek sömürüye benzemiyor. Herhalde Amerikan halkı, git başımızdan diye feryat edecek haldeler. Belki de Medyumlara gidip, ne zaman bu terk edecek diye paralarını harcıyorlar. Hani o parayı kazanması ne kadar zorken, nasılda can tatlıyken savuruyorlar dolarlarını… Hani Suriye’deki halka, o yetimlere vermeyi bile düşünmediler. Hatta Virüsün merkezi Avrupa, sığınmacıları red ederken, onların köylülüğünü istemezken, aşağılarken… Virüs onları aşağılıyor şimdi. Vay be! Atılan bombalara kulaklarını tıkarken, İspanya virüse karşı NATO’dan yardım talep ediyor muş. Hani demek istemiyorum ama Avrupa halkına demeli, etme  bulma dünyası bu dünya! Ne ekersen onu biçersin. Ama dur ya bizim ne suçumuz var ki, dört milyon sığınmacı hala ülkemde yaşamıyor mu? Biz hangi günahı işledik ki… Belki de ucuz işçi gibi görüp karın tokluğuna çalıştırdığımız insanların mı bu beddua… Kim bilir… Bizde bu yayılış az gibi görünse de mide bulanıyor genede… 


Virüs dünyaya hükümdar olmaz. Allah insanların yaşaması için bu dünyayı yarattı. Bu geçecek, yazılarda Koranadan kurtulacak, inşallah. Dünya kaç kişi virüse yakalandı yahut öldüyü unutacak… Yine gece hayatı, sömürülen halklar olacak… Bu Habil ve Kabilin savaşı, silahı değişse de devam edecek.  Rabbim bizi dosdoğru yaşamayı ve iyilerin hakim olduğu bir dünyayı bize sunsun inşallah. Bu Koranadan ders çıkaralım hep birlikte… Unuttuğumuz insanlığımızı geri çağıralım.  Asr-ı Saadet yeniden dirilsin şu mübarek üç aylarda…Savaşılmayan aylarda… Virüs savaşmasın insanlığımızla. Gözün bile görmediği bedeniyle dünyaya meydan okumasın… 


Sizi bilmem ama uyumalıyım. Gece hayli geç oldu. Sizde uyumaya çalışın lütfen. Dinlenin. Yarın yeni bir gün, bugünden güzel olsun hepimize İnşallah. 


Saffet Kuramaz  

( Yarın Bu Günden Güzel Olsun Hepimize başlıklı yazı safdeha tarafından 26.03.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu