Seninle Dans Edemem
Seda
heyecandan titordu. Bu gün onanla tanışacaktı. Uzun zamandır internetten yazışıyorlardı.
Ekranda görmüştü ama gerçek olarak görmek yüz yüze konuşmak
heyecanlandırıyordu.
Hazırlanmak
için gar dolabına gitti. Elbiselerini gözden geçirdi. Bir türlü karar
veremiyordu. Bir sürü elbise denedikten
sonra kot pantolonunu üzerine kırmızı kazağını giymeğe karar verdi. Hafif bir makyaj yaptı. Siyah florunu bağlarken görüntüsünden memnun
kaldı.
Eh fena değilim, Güzel bile sayılırım. Zaten Aykut
beni her halimle güzel buluyor". Aynadaki görüntüsüne gülümsedi.
,
Sokağa
çıkınca derin bir nefes aldı. Mutluydu Aykut’ la altı aydır konuşuyorlardı. İş
çıkışı koşarak eve geliyor, heyecanla bilgi sayarının başına geçiyor, Ekran
açıldığında sevgiyle birbirlerine gülümseyerek selamlaşıyorlar gün içinde
yaptıklarını anlatıyorlardı.
Seda çok yorulduğunu, haftanın belli günleri çocukları foklar
çalıştırdığını ama çok keyif aldığını kendinin de fokları, dansı etmeği sevdiğini, İleride dans kursuna
gitmeği tonga, vals gibi dansları da öğrenmeyi istediğinden bahsetmiş sen de gelir
misin “.Benimle dans eder misin "diye
sormuştu. Aykut yanıt vermemiş, gülümsemişti, Gülümsemesinde acılık, bir
tuhaflık vardı.
Bir gün
konuşurlarken, Buluşmağa karar vermişlerdi. .Aykut büyük bir sürprizim var demişti.. Doğal yalansızdılar en azından Seda kendinin
öyle olduğunu biliyordu. Şimdiye değin aşktan sevgiden hiç konuşmamışlardı.
Fakat ikisi de bir şeyler hissediyorlardı.
Bunu dillendirmemişlerdi. Aykut
bu konudan özellikle kaçınıyordu. Ama Seda anlıyordu bakışından konuşmalarından
oda bir şeyler hissediyordu. Belki bu gün duygularını açabilirdi. Seda bunları düşünürken heyecanlanıyor. Buluşacakları
mekâna uçarak gitmek istiyordu. Aykut un kendisini beklediğinden emin olarak
mekâna girdi. Masaları gözleriyle taradı henüz gelmemişti. Cam kenarından bir
masa seçip oturdu” Ne oluyor neden bu kadar heyecanlanıyorum. Ben bu adama aşık
oldum galiba diye gülümsedi.” Sakin olmalıyım duygularımı bu kadar belli etmemeliyim,
henuz onun duyguları bilmiyorum. Acaba oda bir şeyler hissediyor mu ?. Hep
mesafeli, kibar konuşuyordu. Ağırbaşlı
hatta yorgun bir hali vardı. Aykut bir müzede çalışıyordu. Arkooleji okumuştu. Tarihi seviyordu. onun
sayesinde çok şeyler öğrenmiş .Tarihe karşı merakı artmış, bakış acısı
değişmişti..Ailesiyle tatile gittiklerinde orada ki tarihi yerleri gezer
mutlaka şehrin kalesine çıkarlardı. Şimdi anlıyordu ki o geziler boş gezilermiş.
Keşke Aykut la gezebilsek. Onunla tatile çıkmak ne güzel olur. Diye düşünürken
kapıya baktı sabırsızca. Garson dan su istedi, dili damağı kurumuştu.
Görevine başladığından beri günleri dolu
dolu geçiyordu. Akşamları bazen internette geziniyordu. Tesadüfen Aykut la yazışmağa
başlamışlardı. Ortak bir sürü konudan konuşabiliyorlardı. Sohbetleri her konuda
olabiliyordu, pek birbirlerinin özellerine girmiyorlardı. Aykut ailesiyle birlikte yaşıyordu. Her zaman
ailesini çok sevdiğini onlarsız yapamayacağını dile getiriyordu. İşini de
sevdiğini sürekli okuyup araştırmalar yaptığını ileride, tarihi bir roman
yazmayı planladığını anlatıyordu. Seda onu dinlerken tarihin içinde
gezindiğini, o dönemler de Akut la birlikte yaşadığını hayal ediyordu. . Kendi
de öğrencilerinin yaptıklarını, oynadıkları oyunları her gün nasıl
şaşırttıklarını anlatıyordu. Aylar sonra kamerayı açmağa karar vermişlerdi. O
zamanda heyacanlandığını hatırladı. Nasıl biriyle karşılaşacağım diye, Bir süre
konuşamamış, kameraya bakamamıştı. Fiziki olarak Aykut’u kafasında çizmemişti.
Fakat karşısındaki çok yakışıklı biriydi Her haliyle çok bakımlıydı. O günden sonra belli saatte bilgisayarın
başına buluşmağa karar verdiler. Saatler
nasıl geçiyor anlamıyorlardı. Aykut Ara sıra ona iltifatlar ediyor, neşeli pozitif
oluşunu sevdiğini söylüyordu. “Seninle konuşurken insanın çocuk olası geliyor”
diyordu. Seda gülüyor seni çocuk olarak
hiç düşünemiyorum. Çok ciddisin, Nadir gülüyorsun. Hep düşünüyormuş gibi bir
halin var. Demişti. Aykut yanıt vermemiş gülümsemişti. Genç kız garsonun bir şey ister misiniz diyen
sesiyle kendine geldi.” Arkadaşımı bekliyorum o gelince “diyerek garsonu
başından savdı. Kaygıyla kapıya baktı.
Neden bu kadar geç kaldı
başına bir şey mi geldi, trafiğe mi takıldı diye kaygılandı. Geleli iki saati
geçmişti. Garsonlar sık sık ona bakıyorlardı. İçini korku sardı. Gelmeyecek mi,
burada böylece bekletecek mi? Hayır bunu yapamaz nazik, duygulu adam, benim
burada rezil olmama izin vermez. Ama neden gelmedi. Daha fazla burada oturamam.
Diyerek çantasını alıp çıktı. Burada
beklesem mi diye düşündü. Sonra kendine kızdı.” Ekildin işte ne beklemesi”.
Ağlamaklı olmuştu. Uçarak gediği yerden kanatları kalbi kırık dönüyordu.” Ne kadar
aptalım telefon numarasını bile bilmiyorum. Kendimi nasıl böylesine kaptırdım.
Kim bu Aykut, hangi müzede çalışıyor.
Gerçek mi sanal mı? . Nasıl gittim, nasıl güvendim. Saatlerce bekledim. Belki geldi, beğenmedi
gitti. Belki benimle alay etti. Belki evliydi, belki kız arkadaşı vardı onun
için gelmedi. Kendimden utanıyorum hiç bir şeyini bilmediğin adamla buluşmağa
gidersen böyle olur işte “diye söylenerek evine geldiğinde öfkeden
titriyordu. Kırılmış, yaralanmıştı.
Kendini küçük düşmüş hissediyordu. Bilgisayarı açmak ona haddini bildirmek
istiyordu.” Hayır, şimdi olmaz sakinleşmeliyim, bir açıklaması vardır. Beni özelikle orada
bekletmez, öyle bir insan değil o, mutlaka ters giden bir şeyler var diyerek
odanını içinde yürüyerek sakinleşmeğe çalıştı.
Bir
süre sonra bilgisayarını açtı. Evet, mesaj kutusunda mesajı vardı. Titren elleriyle mausu mesajları üzerine
tıkladı. Gözlerine inanamıyordu. Mesajı
tekrar tekrar okudu. “seninle dans edemem güzel kız” yazıyordu.
Ne demekti şimdi bu? İkinci mesajı açtı. Bir görüntü vardı. Aykut
tekerlekli sandalyede oturuyordu. Aman Allah’ ım diye bir çığlık attı.
Gözlerine inanamıyordu. Aykut un tek bacağı yoktu. Seda sersemlemişti ne yapacağını, ne
düşüneceğini bilemiyordu. Koltuğuna yığıldı kaldı. Gözlerinden yaşlar
akıyordu. Bir müddet sonra üçündü mesajı
açtı.
“ Çok
özür diliyorum. Seni orada beklettiğim için, durumumu senden gizlediğim için
beni afet. Seninle öylesine başlayan arkadaşlığımız zamanla benim yaşam
kaynağım oldu, neşen, dürüstlüğün
güzelliğin beni sarmaladı, sana aşık oldum. Gerçeği bilsen bir daha
bilgisayarını açmayacağından korktum. Seninle bulaşmağa karar verdiğimde
kendimi güçlü hissediyordum. Aşkın rüzgârına kapılmıştım. Senin nasıl bir tepki vereceğini az çok
tahmin ediyorum. Öylesine iyisin ki beni kırmama adına benimle konuşacaksın ama
gözlerini kaçıracaksın, buna dayanamam,
bu nedenle yapamadım. Şimdi de kamarayı açmaya cesaretim yok. Sen gelmeden
bunları yazıyorum. İki yıl önce askerliğimi yaparken mayın patlaması sonucunda
sol bacağımı kaybettim. Aylarca süren tedaviler sonunda tekerlekli sandalyeyle
eve döndüm. Ben artık işe yaramaz bir gaziydim. Maaş bağlandı bir sürü sosyal
haklar verildi. Kendimi toparladıktan sonra arkooleji okuduğu biliyorsun
araştırma görevlisi olarak işe başladım. İşimde bacağıma ihtiyaç yok. Bu duruma
alıştım çok zor olsa da alıştım. Ta ki güzel yüzünü görünceye kadar. Vatan
uğruna kaybettiğim bacağım için üzülmemiştim. çünkü o çehendem de arkadaşlarım
canlarını vermişti. Ben yaşıyordum, nefes alabiliyordum. Bu yetmeliydi
şükretmeliydim. Ediyorum da sen karşıma çıkıncaya kadar.” SENİNLE DANS EDEMEM
“güzel kız. Umarım bana çok kızmazsın.
Senin hayallerini yıkmağa hakkım yok. Sen kavalyenle dans
etmelisin, çocukların la oyunlar
oynamalısın. Hayır, bu yarım hayatıma seni ortak edemem, hoşcakal bir daha
bilgisayarına çıkmayacağım Çok Üzgünüm, seni seviyorum”. Seda ne kadar süre
kararan bilgisayara baktığını hatırlamıyordu.
Kendine geldiğinde hemen bilgisayarı açtı Aykut un sitesine girdi ama
kendisini engellemişti. Bilgisayarda onunla ilgili hiç bir şey yoktu. Olanlara
inanamıyordu dehşet içindeydi bütün bunlar sanal alemin oyunuydu sanki.
Hayır, Aykut Bey,
böyle iki mesajla her şeyi bitiremezsin. Kaçmana izin vermeyeceğim ben ne
olacağım, sevgim ne olacak seni
seviyorum be adam bacağın yokmuş dans edemezmişsin umurumdaydı sanki diyerek günlerce
ağlamıştı.
ü Günler
geçiyordu seda akşamları eve geliyor, bilgisayarının başında saatlerce
oturuyordu. Bu koca şehirde yapayalnız ve mutsuzdu. Aykut, onun her şeyi
olmuştu. Onunla konuşurken hiç kimseye,
hiçbir şeye ihtiyaç duymamıştı. Basit bir olayı bile ona anlatıyor birlikte
gülebiliyorlardı. Onun tecrübelerinden
faydalanıyordu. Paylaştıkları ne çok şey oluyordu belki çoğu saçma sapan
şeylerdi. Seda onu ölesiye merak ediyordu. Seviyorum diye yazmıştı.
Gerçekten seviyor mu? Diye Düşünmekten kendini alamıyordu. Oysa kendi, Aykut a,
dünyaya seviyorum bu adamı seviyorum diye haykırmak istiyordu.
0kulların kapanmasına az kalmıştı
tatilde ailesinin yanına dönmek zorundaydı onları çok özlemişti. Gitmek Aykut bırakmak ondan vaz geçmek
demekti.” Hayır, senden vaz gecmiyeceğim.
Gitmeden seni bulacağım. Gidersem
yüzün gider, sesin gider, kalbim durur, gecem biter buna dayanamam gidemem Aykut seni
bırakıp gidemem.” Bu kararından sonra bir dedektif gibi Aykut un peşine
düşmüştü. Günler süren araştırmalar sonunda iş yerini, ailesini bulmuştu. Hatta
onu uzaktan bile görmüş, Çok şaşırmıştı.Aykut
protez bacakla zor da olsa dimdik yürüyordu. Karşısına çıkmağa cesaret edememişti. Etse
de, ret edeceğini biliyordu. Aykut’a yaklaşmanın
çarelerini düşündü, günlerce planlar
kurdu. Onu uzaktan takip etti. Bir gün iş yerinin karşısında kefede otururken.
Aykut’un yanında sık gördüğü arkadaşı geldi yan masaya oturdu. Seda bütün
cesaretini toplayıp adamın masasına gitti, kendini tanıttı. Adam şaşırmıştı Seda,
Aykut la yaşadıklarını, onu sevdiğini, birlikte olmak istediğini, bacağının olmamasının
bir şeyi değiştirmeyeceğini. Her zorluğa hazır olduğunu Aykut un sevgisinden
emin olmak istediğini anlatmış, onunla yüz yüze konuşabilmesi için yardım
etmesini istemişti. Adam, Seda’ nın anlattıklarının çoğunu biliyordu.
Arkadaşının mutluluğuna ve mutsuzluğuna tanık olmuştu. Son birkaç aydır hayata
karşı bütün ilgisini yetirmişti. Onun için üzülüyordu. Bu kızı sevdiğini
biliyordu. Bacağından dolayı aşkından kaçıyordu. Adam Sedanın cesaretine hayran
kaldı. Yardımcı olacağını söyledi.
Okullar
kapanmıştı. Ailesi bekliyordu. Gitmeden
bu işi bitirmeğe karar verdi. Hayatının kumarını oynayacaktı. Ya kazanacak ya
da kaybedecekti. Kaybedecekse de
ailesinin yanında yaralarını sarmak daha kolay olacaktı. Bir sürü hazırlık
yaptıktan sonra Aykut un arkadaşına telefon etti. Aykut u vereceğe adrese
getirmesini orada bırakmasını, hiçbir şda
bahçe içinde özel günler için hizmet veren bir yerdi. Seda sahipleri ile
bir
(
Seninle Dans Edemem başlıklı yazı
sarıkaya tarafından
4.04.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.