Merhaba Arkadaşlar,
Çoğunuzun adını en az bir kere duyduğunu sandığım Kalp Damar Cerrahı Prof. Dr. Mehmet Öz; Cleveland doğumlu Harvard mezunu bir Türk-Amerikan vatandaşıdır. Rahmetli babası ile benim babam uzaktan silsileli bir bağ ile akrabalar. Cleveland'da olduğum bir dönem şahsen tanışmak istemiş idim ama kısmet olmadı. Sınırlı bir sürem vardı, geç bir tarihe randevu vermişti. Dediğim gibi kısmet değilmiş.
Sadece uzmanlık alanında değil tıp dünyasında hem A.B.D.'nde hem de dünya genelinde çok tanınmış ve saygın bir isim. Tövbe haşa tabir pek caiz değil ama halk ona tapıyor desem yeridir. Gün geçmiyor ki mesleki çalışmalarını herhangi bir TV kanalında paylaşmasın, kendim de bizatihi gözledim.
Corona konusunda tedirgin eden ama sonuç itibariyle de insanı huzurlandıran bir makale kaleme almış, dikkatle okumanızı hassaten istirham ederim, sizlere de iyi geleceğini düşünüyorum. Çok cesur ve gerçekçi bir yazı, bence.
Dr. MEHMET ÖZ
Yıllardır doğru düzgün girmediğim facebooka bu virüs yüzünden girip bir şeyler
yazayım istedim çünkü neredeyse 15 ocaktan bu yana, yani 2 aydır bu hastalık
üzerine bilimsel makaleler de dahil çok fazla okuma yaptım.
Öncelikle şunu belirtmekte fayda var. Bu virüsten kaçış yok arkadaşlar.
İstisnasız hepimiz yakalanacağız. Ama ne kadar geç yakalanırsak o kadar iyi,
bunu en sonda açacağım. Aynen grip virüsünde olduğu gibi önümüzdeki yıllar, on
yıllar boyunca bu virüsle yaşamayı öğreneceğiz. Emin olun bu kesin. Şu an
alınan karantina, tatil, izin vb önlemlerinin tamamı virüsün yayılma hızını
yavaşlatıp, sağlık sektörünün çökmemesini sağlamak üzere alınıyor.
Çok hızlı yayılımda hastanelerin yoğun bakım üniteleri çıkmaza giriyor ve
bilamecbur İtalya örneğinde olduğu gibi hangi hastanın yaşayacağına, hangisinin
öleceğine karar verilmesi gereken berbat bir durum ortaya çıkıyor.
Virüs dediğimiz şeyler aslında öldürücü, şeytani birer düşman değiller. Onlar
da aynen bizim gibi üzerinde konuşlandıkları alan sayesinde yaşayan canlılar.
Zaten genelde hayvanlardan bize geçiyorlar ve evet, hayvanları genelde
öldürmüyorlar. Çünkü kendileri de yaşamak için üzerinde yaşadıkları canlılara
muhtaçlar. Yüzyıllardır hayvanlarla beraber yaşamaya alışmışlar.
E peki biz neden ölüyoruz? Çünkü birbirimizi tanımıyoruz. Virüs kendini hala
hayvan vücudunda zannediyor. Yeni yerleştiği konağın şartlarını henüz bilmiyor.
Belli bir süre geçtikten sonra hem bizler onlara bağışıklık kazanacağız hem de
onlar kendi sonsuz yaşamları için mutasyona uğrayacaklar. Böylece beraber
yaşamaya alışacağız.
Mesela aranızda herpes labialis adlı virüsü duyan oldu mu hiç? Duymadınız ama
kendisi dünyanın en yaygın virüslerinden birisi ve bir kere vücudumuza
girdikten sonra biz ölene kadar vücuttan atılamıyorlar. Peki ne yapıyor bu
virüs? Dudağınızda uçuk çıkarıyor. O kadar işte. Bizi öldürmüyor çünkü biz
ölürsek kendisi de yaşayamıyor.
Grip virüsü de hemen hemen öyle. Öldürücülük oranı %0.1 civarı ve genelde zaten
vücudunda kronik sorun olanları öldürüyor. Her sene ve her sene dünyada yarım
milyar insan grip virüsüne yakalanıyor. Bu şekilde birlikte yaşamaya
alıştığımız tonla virüs var. Corona virüsler (sars, mers vb) ile de yaşamaya
alışacağız (tabii mers ile belki 1000 yıl sonra).
Sadede gelirsem, dediğim gibi hepimiz bu virüse yakalanacağız. Hatta belki
birçoğumuz yakalandı bile ama fark etmedi. Ve hatta hastalığı da atlattı.
Vücudu virüsle yaşamaya çoktan alıştı ya da virüs o vücutta yaşayamadı ve başka
konaklara geçti. Bu konuda en güzel örnek Diamond Princess gemisi. Gemideki
3700 kişinin 700'ünde test pozitif çıkmış. Ama bu 700 kişinin 350'si hastalığı
hissetmemiş bile. Ve hala da çok sağlıklılar. Yatak döşek yatmıyorlar. Ki yaş
ortalamaları da baya yüksek.
Peki neden böyle? Çünkü o 350 kişinin bağışıklık sistemi çok güçlü. Yani bu
hastalıkta en önemli şey bağışıklık sistemi. Aramızda bağışıklığı iyi olanlar,
spor yapanlar, doğru besinleri alanlar, sigara içmeyenler vb. bu hastalığı
belki hissetmeyecek bile. Belki hafif bir grip gibi atlatıp hayatlarına devam
edecekler.
Ne yapmak gerekiyor? Öncelik vücut direnci. Spor ve hareket. Sonrası beslenme.
Özellikle meyve sebzeler ile daha spesifik şeyler, mesela sarımsak, yoğurt,
kefir, yeşil çay vb. Sonrası ise besin takviyeleri. Özellikle c vitamini,
çinko, beta glukanlar (1.3 ve 1.6) ve kara mürver ekstresi. Meyve sebzeler ve
takviyeler eğer kendinize de dikkat ederseniz bu kışı atlatmanızı sağlayabilir.
Çünkü bağışıklık sistemini çok dirençli hale getiriyorlar.
Dediğim gibi, bu virüsle yaşamaya alışın. Önümüzdeki yıllarda, hatta belki
aylar ya da haftalarda mutasyona da uğrayacak, ya daha ölümcül olacak, ki kendi
de kaybeder, bu yüzden bunu düşük olasılık görüyorum, ya da o da bizimle
yaşamayı öğrenecek. Aşısı bulunsa bile mutasyona her uğradığında aşı işlevini
kaybedecek. Grip aşıları da öyledir. Sizi sadece geçmiş senelerin grip
virüslerinden korur. Yenilerinden değil. Yani tam koruma sağlamaz. Tam koruma
her zaman için bağışıklık sisteminizdir.
Fakat dediğim gibi virüsün canlılığını devam ettirebilmesi için bulunduğu
konağı öldürmemesi ve başka konaklara geçebilmesi gerekiyor. Bunun için de
mecburen mutasyona uğramak zorunda. Mutasyon dediğimiz şey ise nesille alakalı
ve virüsler çok hızlı üreyip öldükleri için bizlerde yıllar alan nesil değişimi
onlarda saatler alabiliyor. Bu sayede çok hızlı mutasyon geçiriyorlar. Ve büyük
bir olasılık süre geçtikçe virüs bulaştığı kişiyi öldürmeyecek şekilde mutasyon
geçirecek. Yani bu virüsü ne kadar geç kaparsanız tehlikesi o kadar az olacak.
Evet, hepimize uğrayacak bu virüs ama ne kadar geç uğrarsa o denli şanslı
olacağız. Bu yüzden olabildiğince evden çıkmamak, hijyene dikkat etmek, gerekli
şekilde beslenmek, hareket etmek ve gerekli takviyeleri almak gerekiyor.
Bunları yapanlar emin olun hepimizden uzun yaşayacak.
Özet
1- Kendinizi karantinaya alın. Virüsle en geç temas edenler en şanslıları
olacak
2- Hijyen. Olabildiğince temizliğe dikkat edin.
3- Meyve sebze yiyin.
4- Bağışıklığa iyi gelen sarımsak, kefir, yoğurt gibi besinler tüketin.
5- Bağışıklığa çok iyi gelen besin takviyeleri ve vitaminler alın. Örnek: beta
glukanlar, c vitamini, çinko, kara mürver ekstresi vb.
6- Hareket edin ve evinizde spor yapın.
7- Sigarayı bırakın.
8- Bol su için.