Yerin altındakiler yerin üstündekiler… İkisi de dört duvar arasında, ikiside sır yüklü, ikisi de uyuyor, ikisi de yalnız. Arasında bir bağ var, kökler… İnsanlığın kökleri yerin dibinden, o mizacını, o hareketliliğini, o aynılarını yaşatmaya özündekilerine fışkırtmaya hazır… Ancak başka ruh ve insan kılığında… 


Meyve sebze asla değişmez de, aslını inkar etmiyor, aynıları yansıtıyor yeşerdiğinde lakin insan inkar ediyor hep, geçmişi, aslını, tarihini, yanlışları… O hep mükemmeldir, o hep geçmişi suçlar ve gerici sayar kökünden gelen kodları…


Yaşlanır, aynalara bakamaz olur ve anlar ki, o da aynıları yaşamış, yanlışlar yapmış, boşa savaşmış, kurtardığı kendisi bile olamamış…Geriye baktığında dört duvarı onu sıkıştırmış, boğar hale gelmiştir. Yalnızlığı pik etmiştir. Sığınacak, kaçacak, sevgiyi bulacak, anlaşılacak kimseler yoktur etrafında. İşe yaramaz, bakım isteyen, her şeye muhtaç ve emanet edilen neyi varsa çürütmüştür. Toprak üstünde tutunduğu duvarlar da çürümüş, her ses hakaret, her hareket tufan, her müzik arabesktir.


Her doğan insan yerin altındakiler ne yapmış, nasıl yaşamış, neye mağlup olmuşlar, neye isyan ettilerde başarı elde edememişler araştırmalıdırlar. Bir gün sonsuz yalnızlık çekeceği daim çukurda , üstündekilere kök olduğunda, en doğruyu yaşamaları için seçimlerini ona göre yapmalıdırlar. Yoksa yerin üstündekiler üstlerine basa basa o çukurda da acı çektirirler de, rahat yüzü göstermezler bedduaları ile.…


Yerin altındakilerle üstündekiler arasında berzah-perde vardır. Yerin üstündekiler kopya çekmesin, hazıra konmasın, kendi iradeleri ve çalışmaları ile geçer not almaları için gayret göstermeliler. Aslında hiç gizli saklıda yoktur. Kitap-Kur’an açıktır ve sınavlarının cevabı, eğer onu okuyup onun üzerinde çalışırlarsa vardır. Ancak, insan beleşten kazanmaya, hırsızlık yaparak, talan ederek, başkasının üzerine basarak kazanmaya alışmış, villalarda yaşamayı, yatlarda sefa sürmeyi marifet bilmiştir. Günlük tercihlerinin geleceğini mahvedeceğini hesaplayamamıştır. Aptal gibi gördükleri, fakir yaşadıklarını bildikleri, yokluk ve sefalet manzaralarını aptallık saymışlardır. Yokluktan varlığa koşmayı marifet bilmişlerdir. Filmlerde olduğu gibi negatifin kaybettirdiği gerçeğini görememişlerdir. 


Yerin üstündekiler diyor ki şimdilerde, Koronavirüs Pandemik tek gözlü deccaldir. Ölmeden mezara-evlere mahkum etmekte, yaşama nefes alırken son vermektedir. Ahir zaman mı, kıyamet mi adını bir türlü koyamamaktadır. En sevdiğin kişiden virüs size bulaşabilmektedir. Mahşerde herkes birbirinden kaçacakmış ya, adeta sevdiklerimizden kaçacak hale geldik. Hayatı sadece eğlence üzerine kurgulayan insanlık sonuçta gafil avlandı da. 


Canı veren, nefes aldıran, nimetlere doyuran Rabbime sığınıyor insanlık. Kurtar diyor. Kökünden gelen ses ilham oluyor kalplerine… Adem’in Rabbine secde ettiği gibi secde ediyor yeniden… İsyan eden şeytanı dinlemiyor artık! Yeni bir insanlık yeni bir düzen, ay yıldız ile ışığını ve nurunu insanlığa yayıyor ve diyor ki. “La galibe illallah-Allah’tan başka galip yoktur…” Anlayana ne mutlu…


Saffet Kuramaz 

( Berzah başlıklı yazı safdeha tarafından 20.04.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu