Salladın bu dünyayı
Enkazdan çıktığım günden beri
Koltuk değneklerimin ucunu
demirledim
Ben varamadım
Kuşların kanatlarında maraton
koştum rüzgara karşı
Sallandı bu dünya
Her seferinde düştüm avuçladığım
tüylere tutunup
Ben varamadım
Yokluğunu çıngıraklı yılana
anlattım
Ayrılığı sokmak için dişinin dibine
sızdırdı zehri
Kaçtı zalim bir türkünün ezgilerine
binip
Kara kedi ile haber saldım
Sallandı bu dünya
Kedi ağaca çıktı ağacı balta kesti…
Dağ yanıp bitip kül oldu
Haberi almayınca
Sen gelmedin
Umudum batan geminin makina
dairesinde kilitli
Saçların deniz fenerinde
dalgalanıyor
Uçurtmanın kuyruğunda asılı kaldı başka
bir umut
Dünya sallandı
İp koptu
Uçup gitti dilimlenmiş renkli naylon
poşetlerle
Sen gelmedin
Kağıtsız kalemsiz edebiyat evinin ahşap
duvarlarına
Mısra mısra hasretini ateşle yazıyorum
Tutuşuyor şiirler
Bacalardan gel diye kıvranıyor
dumanlar
Belli ki ne duman dilini nede
edebiyat evinin yolunu bilirsin
Havada resmini çiziyorum bulut
bulut
Gidip sizin oralara gel diye
çiseliyor
Yağmurun kokusunu almıyorsun
Ben varamadım
Sende gelmedin
Bizi kavuşturmadı bu dünya
Ne zaman yaklaşsak
Sendeledi bu dünya
Deprem oldu
Her gün içiyor
Sarhoş bu dünya