bağrı yanık ekim sonu
topluyordu yaprakları
verilmiş sözleri
dört bir yanı tutulmuş dudakları
birde şişeleri paralı
ve kağıtları
sen
buluttun evet
penceremde gökyüzüne ulaşan demirler vardı
sürekli gelip
geçiyordun
yağmur diyordum gözlerimde
sayarken parmaklıkları
ne verdi ne aldı tahterevalli
üzerinde
yaşlı gözü dönmüş kedi
bir alçalıyordu bir yükseliyordu
aklında konup uçuyordu güvercin
karalar giyinmiş gözlerimde
çıtlatırken çiğdem geceden kalan
şarkı hala çalıyor ve
fesleğen giyinmiş kokular
köçekleşiyordu ya
içiyorum ya da
sözlerindi aklımda kalan
çorapları düşük bir kadın şiir yazıyor
yağmur sonrası çim kokusu dizüstü
ıslak
kaçamaklı bakışlar
sonra birden tezleniyordu
kaçar adımlı
iki çim arasından bir gergedan böceği