Harflerin serenadından çalıyorum cümleleri. Yirmi dokuz
harf yetmiyor seni sana anlatmaya. Kelimelerin bedbinliği ile sarhoşum, cümlelerin
yetersizliğine kızgın. Saçlarıma zamansız dokunan ellerin sıcaklığı var hala.
Ve zamansızca gidişinin ayazı. Ve zaman geçip gittikçe sabahın üçünde bir itiraf
gibi düşer sözlerin. Sözlerin diyorum ya sevgili, dudakları kekremsi zılgıt
ateşi olur ağıt ağıt. Aşkın yamacına atıl bir sevdanın üzerine dilemma bir
sancıyla nevruz ateşi olup bağrıma düşen…
Hani ölümün kıyısında hayalleri alabora düşler kuran
bir mevtayı, evire çevire yıkar gassal. Zamanın kusursuz işleyişiyle bir anı
bile boşluk bırakmaz vakit. Acının tanığıdır geçip giden anılar. Acı gülen
yüzüyle halay çeker yanaklarımızda. Diyorum
ya sevgili, sözünün hükmüne yenik bir şair gibi terk edilmek de teneşire
konulmak gibidir işte…
Saatin zembereğini şaşırdığı bir anda vakit kovalıyor
birbirini. Bütün gizemler zamanda saklı. Sende başlayıp sende biten bir vakte
öykünüyorum. Hiçbir sözcüğümde satır arası olmadan sana koşuyorum. Koşuyorum da
ah! Sevgili; yokluğunda yaralı kalbimin
üzerine güçlü bir sol kroşe iner, sabahın üçünde nakavt olurum da anlayamazsın.
Diyorum ki geceler işte böyle sabıkalı yamalı, yaralı şiirler yazdırıyor insana…
Feryadıma gülüp geçen bakışlarında, nişanesi bozuk
hayalleri demle sen. Mesela tebessümden çok teessüf içersin içinde. Mesela
yargısız infazın idam mahkûmu say beni. Sen beni bana bırak, benim acılarımın
bahçelerinde demlenecek daha çok gökyüzü saklı, daha çok kanatırım
parmaklarımı, bırak yıkık duvarların altında kalsın heyecanım. Parmak uçlarımızda
kanasın şiirler, mazeretim var diye kaçayım polislerden ve bırak bütün
yanılgılarımla kabuk bağlamasın yaralarım…
Bazen sözcükler yüreğe saplanan mızrak gibidir
sevgili. Ayaklarımızın altına mayın tarlası döşemek gibi. İşte bu yüzden diyorum hep, bazen suçlu bir
sözcüktür sevmek. Sırf yüzündeki tebessümün hatırına özlem kokan avuçlarımın
sana ertelenmemiş hevesleri için ya sabır kuşanıyorum henüz infazım
kesinleşmemişken. Diyorum ki severken
vazgeçmek, vazgeçerken sevmek işte. Yine de dilimden dökülürken mısralara
diyorum ki; Seveceksin azizim her şeye rağmen inatla ve umutla, ömür gibi
seveceksin…
Âdem Efiloğlu