Zembilfroş Hikâyesi, yöremizde Silvan’dan bölgeye dağılmıştır. Bu hikayeye ilişkin kendi tespitlerimizi sunmak istiyoruz, yazımızda. Gerek makalelerde ve gerekse sanal ortamda yaptığımız araştırmalarda, Zembilfroş’un değinmek istediğimiz yönlerine rastlamadık. Bilinenleri özetleyecek değiliz. Konu herkesçe bilindiği için, sadece kendi tespitlerimize yer vermek istiyoruz.
Zembilfroş’un ismi belli değildir. Bunun sebebi, bu şahsın fazla tanınmak istemeyişi ve kendi iç dünyasına kapanık bir kişi olduğudur. Bundan dolayı ismi bilinmemektedir.
Zembilfroş’un nerede hükümdarlık yaptığı da bilinmiyor. Fakat söylenegelen rivayetlerden Zembilfroş’un hükümdarlık yaptığı biliniyor. Kendi döşeğine davet eder kadına tövbekâr olduğunu söylemesi, kendisinin yeterince tanınmış bir kişi olduğunu gösteren ipucudur. her şeyden vazgeçip, eşi ile geçimini sıradan bir işle sağlayan, tövbekâr biri olan Zembilfroş, bize bu yönü ile saltanatı terk edip, dervişcesine bir hayat yaşayan İbrahim Edhem’i hatırlatır.
İbrahim Edhem, saltanatını bir olay sebebiyle terk etmiştir. Her gün yatağını düzenleyen hizmetçi kız, günün birinde yorulmuştur. Hükümdarın bu yatakta nasıl yattığını merak ederek, uzandığı yatakta uyuya kalır. On dakika sonra içeri giren İbrahim Edhem, kızı yatakta uyuklamış görüncü kırbaçlar. Her kırbaç sonrası kız güler. Artan kırbaçları kahkahalar izler. Hükümdar meraklanır:
-Seni kırbaçladıkça gülüyorsun. Ağlaman, af dilemen lazım.Niçin gülersin?
Hizmetçi Kız, hazır cevaptır:
-Ben, kendimden geçip, kısa bir süre uzanıp uyuyakaldım, bunca kırbaç yedim. Siz, yıllardır yatar durursunuz, ne kadar kırbaç yiyeceksiniz?
İbrahim Edhem, bu ve benzeri birkaç olay ile tahtı-saltanatı terk eder.
Zembilfroş ise böylesi bir olayla karşılaşır. Rivayete göre bir yol gezintisi. Yol kenarında bir kafatası. Dikkatini çeker, bu kafatası. Kendisi sorar, veziri cevaplar. Ölümün soğuk yüzünü gören Zembilfroş, her şeyi terk eder.
O güne kadar, hükümdarlık ve öncesi günahlarını sorgular. İbrahim Edhem misali tahtı-saltanatı terk eder, izini kaybettirir. Hanımı, bu asil davranışı görmezlikten gelmez, kendisiyle bilmediği, görmediği yerlerde yaşamayı kabul eder.
Zembilfroş, gittiği şehirlerde söğüt dallarından zembiller yapıp satar. Gerekmedikçe kimseyle konuşmaz. Mutlu bir aile yaşantısı vardır.
Zembilfroş ile İbrahim Edhem arasında böyle bir ilişki kurduğumuzda, olayların yaşandığı bölgede güçlü bir tasavvufî terbiyenin olduğu görülür. Çünkü ikisi de tövbe etmiştir, artık helalın dışında hiçbir şeye el atmayacaklardır ve haram adına ne varsa ondan uzaktırlar.
Zembilfroş ve İbrahim Edhem arasında olan benzerlik bu şekilde. Kendi tespitlerimiz olarak gördüğümüz bu karşılaştırma, başkalarınca yapılmış mı? Bilmiyoruz…
İkinci tespitimiz ise “Yusuf ve Züleyha” adıyla ünlü, Hz. Yusuf ‘u konu alan hikâye etrafında şekillenmektedir.
Zembilfroş, zembillerini satarken kendisi çağrılır. Çağıranın Silvan’ın Kadın Hükümdarı olduğu bazı rivayetlerde geçer. Kimisine göre bu Mîrin Hanımıdır. Kimine göre de bu Sultan’ın Kızıdır. Sonuç itibariyle Zembilfroş’u çağıran, sözü geçen biridir. Lakin, çağıranın kadın hükümdar olma ihtimali daha ağır basar. Çünkü, Zembilfroş’u çağıran kişinin erk sahibi olduğu bellidir.
Sultan Kızı’nın böyle bir teklif yapması düşünülemez. Hükümdar Eşinin, Mîr’in Hanımı’nın böyle bir teklifi söz konusu olamaz. Onun için teklif sahibinin Kadın Hükümdar olduğunu belirtiyoruz.
Kadın Hükümdar’ın eşi ölmüş olabilir, kendisi bu sebeple yetenekli gördüğü Zembilfroş’a dayanarak saltanatını devam ettirmek isteyebilir. Kadın Hükümdar’ın eşinin ölmüş olma olasılığı dışında belki babasının ölmesi ile hükümdar olması söz konusudur.
Şayet böylesi bir durum varsa Meyafarıkîyn Halkı, bu konuda bir şey deme hakkına sahip olamaz. Yıllardır yaptığımız araştırmalarda üzerinde durduğumuz bu konuda teklif sahibinin dul olmasından çok, ölen babasının yerine geçen kız olma ihtimali ağır basar.
Çünkü böyle bir teklif ancak, tecrübesiz birisinden gelebilir. Yine de diğer ihtimaller göz ardı edilemez. Kadının evli olması halinde sarayda olabilecek dedikoduların önüne geçme ihtimali zayıftır. Yörede örfün katı kuralları, böyle evlilik dışı durumlarda hemen hayatiyet bulur. Hiçbir kadın kolay kolay kendini riske atamaz, atması düşünülemez; biraz ileride anlatacağımız Yusuf ve Züleyha Hikâyesi’nde olan gerçek olaylar hariç.
Kadının eşini kaybetmesi veya babasının yerine hükümdar olması ihtimalinde bile, tahtını koruma adına arayışlar içine girmesi kadar doğal bir uğraş yoktur. Kadının Zembilfroş’u seçmesi, isabetli karar verdiğini gösterir. Zembilfroş, boylu poslu, genç ve yakışıklı biridir. Uğraşı zembil yapıp satmaktır. Bu fazla kârlı bir uğraş değildir. Kadının amacı hem kendisine bir eş hem de bir koruyucu seçecektir.
Yusuf Peygamber, köle olarak girdiği sarayda Aziz’in eşi Züleyha tarafından beğenilir. Bir Vezir eşi olmasına rağmen, köle olanla beraber olmak isteyen bir kadın ve Zembilfroş’u beğenen Kadın Hükümdar..
Züleyha, elde etmek istediğine ulaşamayınca Yusuf Peygambere iftira atar. Züleyha’dan kaçarken gömleği arkadan yırtılmıştır, Yusuf’un. Sarayda kurulan divanda yargılanır, Yusuf. Suçsuz olmasına rağmen, o dönemin elit tabakası-sosyetesi- Züleyha’yı aklar. Bu paklamadan sonra eşletiriler olur. Züleyha, haklılığını kabul ettirmek için Yusuf’u zindandan çağırtır. Her kadının elinde bir elma vardır ve birer bıçak. Yusuf içeri gelirken Yusuf’a bakarken elma soyacaklardır. Yusuf’u gören kadınlar, ellerini kestiklerinin farkında değildir. Züleyha, haklı olduğunu artık kabul ettirmiştir.
Yine de Yusuf, zindana yollanır, haklı olduğu biline biline. Aradan yıllar geçer. Bir ruyâ yorumu için fikri sorulur ve köle olarak alındığı, mahkûm olarak zindana konulduğu saraya, hükümdar olarak getirilir. Züleyha ise o dönem itibariyle yaşlanmıştır, elini eteğini dünyadan çekmiş, münzevî hayatın içindedir.
Kadının Zembilfroş’a teklifinin cevapsız kalması ve kadının ısrarlı tutumu, Züleyha’yı hatırlatır. Bu yönüyle kadın, Züleyha’nın benzeri eğilimlere sahiptir. Yusuf Peygamber’in Allah korkusu ile reddettiği bu eylem, aynı biçimde Zembilfroş için geçerlidir: ‘’Ey Hanıme ez tovbedarım…(Ey Hanım, ben tövbe etmişim, tövbe eden birisiyim…)
Zembilfroş, Yusuf ve Züleyha’nın doğuya uyarlanmış biçimi gibi görülür. Çünkü ikisinde de Allah korkusuyla yanaşılmayan zina söz konusudur. Yusuf peygamber ve Zembilfroş… Zembilfroş’un Milad Öncesi yaşadığı da rivayet edilir.
Meyafarıkîyn’de ismini taşıyan burç, Anadolu dışında adına yapılmış olan mezar, üstlendiği misyon Zembilfroş’u unutulmazlar arasına bırakmıştır. Zembilfroş, ahlâksız teklifi reddederek, inanca bağlılığı, aileye sadakati, geleneğe mensubiyeti, insanî olana aykırı olmanın karşısında olmayı gündeme getirmiştir.
Zembilfroş, saltanatı terk ederken, herkesin insan olduğunu, saltanat sahiplerine göstermek istemiştir.
Zembilfroş, teklifleri red ederken, namus-şeref ve haysiyeti ön plâna almıştır, bu eylemi ile.
İsmini taşıyan bu burç, ne yazık ki onarılmayı beklemektedir, Silvan’da diğer eklentileri gibi kalenin. Silvan’da Zembilfroş denilince dillendirilen birbirinden farklı olan, özü itibariyle aynı manada birleşen olay budur. Zembilfroş, hükümdar iken ahlakça düşük biridir. Hükümdarlıktan sonra makamca düşük, ahlâkça yüksek bir mevkiîdedir. Birbirine zıt iki husus… Bunda elbette tasavvufun, inancın payı büyüktür.
Silvan’a giderken elimdeki notlarla gezip durmuş ve Zembilfroş ismini taşıyan yerel bir gazetede bulmuştum, kendimi. Gazetede bulunurken gelişimi merak eden genç yaşlarda gazete sahibi, sorulanlara tutuk cevaplar vermişti.
Ben de bu yazıyı kaleme alırken, “Zembilfroş” denildiği zaman akla gelmesi gerekenleri dile getirmeye dikkat çekmek istedim; Zembilfroş, tümüyle ahlâkî abide olan bir şahsın hayatını anlatır, edebe işaret eder, sağlam bir ailenin nüvesine değinir, ekonomide helale harama bakışı kuvvetlendirir,ahiret inancını gündeme taşır, Doğu insanının ta kendisidir, zinaya karşı duruştur.
Elimde Zembilfroş Gazetesi ve minibüsteyim. Okurken, yanı başımdaki genç, bana kendine mahsus Zembilfroş Hikâyesini anlatıyor:
Yerel İfade: “Zembilfroş zembila tine/Dikan bi dikan digerine /Hiş le xatûnê namine
Türkçe Çeviri:(Zembilfroş zembil getirir/ Dükkan dükkan (zembileri) dolaştırır/ Hatun’un aklı başından gitmiş, (kalmamıştır)
Yerel İfade:Gazi dike ku bibine /Were ser doşeka mire /Le te helal, herama mire /Bidime te zulfi herire /Çavê min e xezalan e /Singamin wek zozana ne /Bejna min wek rihan e
Türkçe Çeviri:“(Zembilfroş’a)haber salar, kendisini görmek için:Gel Mir’in döşeğine otur/ Mir’e haram olan sana helaldir/ İpek zülüflerimi vereyim sana/ Gözüm ceylanın gözü gibidir / Göğsüm Zozan gibidir./Boyum(Posum) reyhan gibidir/….”
Zembilfroş’un Seslenişe Cevabı:“Xatûnê ez tovbedarim/Delalê ez tovbedarim
Zarok birçîne li male /Ji rebbe jorî nikarim
Türkçe Çeviri: (Ey ) Hatun, ben tövbekârım(tövbe etmiş birisiyim)/Delal (Güzel) ben tövbekârım./ (Çoluk) çocuk açtırlar, evdedirler/ Yukarıdaki Rabbe (Allahtan dolayı, tövbe ettiğim için) yapamam, (istediğini gerçekleştiremem.)
Ben, Silvan’dan ayrılırken Siyamend aklıma düşmedi değil. Siyamend, bir çok kardeşin içinden bacılarını alıp kaçırmış ve Hace’ye peskovî etini kebap etmek için canını ortaya koymuş bir kahramandı. Zembilfroş Burcu’na çıkarken bana Doğu’nun gururla andığı Yeni Türkiye Partisi Kurucularından ve Genel Başkanlarından Dr. Yusuf Azizoğlu’nun Kabri gösterildi. Kulaklarımda Mahmut Kızıl’ın yükselen ağıdı var. Fazla kalamıyorum, Silvan’da. Yatacak yer yok, çünkü. Arabaya binince çalınan kaset yabancım değil.Bir İkiliden Zembilfroş Hikayesi…. Minibüs Sürücüsü’ne rica edecektim, bu kasedin kime ait olduğunu. Sonra soramadım. Zembilfroş’un kim olduğunu nasıl olsa öğrenmiştim, bir çok kayna taramıştım. Açıklamalarını tuttuğum gencin ifadelerine bakıyorum. Kendi kendime bir günlük Silvan Gezisi ile çok mesafe aldığımı anlıyorum. Demek iki gün daha kalırsam sırada Yusuf Azizoğlu olacak, Siyamend (Siyabend) ile Hace, Hassunî mağaraları, Boşat kalesi, Başke Kalesi,…
Silvan’da kalan gönlüm, kurguladığım açıklamalar karşısında beni mahcup edecek mi? Onun için yazıyorum. Keşke söylediklerimiz gibi açıklamalar yapılsa da sadece hikâyelerde kalmasa bu güzel anlatılar… Bunlar açıklanmalı, Zembilfroş denilince ürkmemeli bazıları. “Keşke Zembilfroş olaydı, benliğim” diyebiliyorsa okuyan, beni de arkadaşı olarak kabul eder mi?
Açıklama: Duyarlı olan okurlar, Zembilfroş’un hikâyesi için aşağıda yer alan kaynaklara bakabilir. Bu yazımızda konu özetlenerek verilmemiştir. Yine de yazı bütünlüğünde konu yer aldığı için tekrara düşülmek istenmemiştir.
Zembilfroş Konu Kaynakları:
1-2000’e Beş Kala Diyarbakır Diyarbakır Valiliği Yayını Diyarbakır 1995
2-Silvan Yaşar Parlak Silvan Tarihsiz
3-Sanal ortamda Silvan’ı konu alan siteler ve Zembilfroş maddesi
Bu makale, Yeni Yurt Gazetesi’nde 26-Nisan-2008 Tarihinde yayınlanmıştır.
( Zembilfroşa Farklı Bakışlar başlıklı yazı MehmetALİ tarafından 6.03.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu