EY CAN-14
Ruhumun esareti kabullenmez noktasında, kaleme yansıyacak olan satırlar
söylenmemiş sözlerdir, yaşanması muhtemel olan hayata dair. Kendi iç âleminde
hayatın birçok med-cezri ile yaşamanın
verdiği tecrübe yan yana gelince, var olmanın gereği doğrultusunda hayatın
şekillenmesi kaçınılmaz bir durumdur.
Ey Can!.. Yüzlerce sene önce yazılan kitaplar hala okunurken, günümüzde
çıkan kitapların okunmama sebebi üzerinde hiç düşünüldü mü?
Hayatın olmazsa olmazı olan kitap ile iç içe yaşama arzusu niçin
tüketilmeye çalışılıyor?
Hayata bakarken daha önce hayra, doğruluğa, dürüstlüğe, insanlığa,
fazilete, erdeme meyyal olan gönlümüz, yaşadığımız dönemde neden eskisi gibi
canlılıktan yana değil?
Ey Can!.. Günümüz kitap yazanları, çıkardıkları kitapları bir gazetenin
ömründen biraz fazla yaşarken, nasıl olur da yazar olduklarını iddia ederek,
emek ve alın teri isteyen bu işe bir başkasının karamsar bakmasına sebep
olmaktadır?
Kaç kitap, yirminci yüzyıldan bugüne yaşayarak geldi? Son elli yılda
kaç yazar, tökezlemeden hatırlanabilir oldu?
Kendi kendilerine verdikleri ödüllerin bile kendilerini yaşatamadığı
yazarların ve şairlerin işportaya düşen kitaplarına bile alıcı bulunamaması ne
acı veren durumdur?
Kendilerini dünyayı değiştirmeye biricik aday görenlerin haliyle
ahvali, yazılan kitaplara yansırken, kendilerine taraftar bile bulamayan, kendi
çalıp kendi oynayanların daima vitrinin önünde görünmeleri bile değer kazanmaz
olurken, dünyada en çok satıldığı söylenilen kitaplarının da bir esatir-i
evvelinden olduğunu inkar edebilecek var mıdır, ehl-i insaf karşısında?
Onlar, ululadılar her toprağa cansız düşen bedenlerin helakine sebep
olanları. Kara kıtada, beyaz kıtada ve dünyanın
dört bir yanında insanlığın kökünü ayran suyu ile budamak ve nihayetinde
kurutmak isteyenlerin karşılaştıkları helaki bilmez misin?
Hangi zulme uğramış olan, hakkını helal eder zalim olana?
İşte kitap yazanlarının da ortak olduğu bu zulümlerde zalim olanlara
dair methiyeleri unutulmayacaktır.
Kütüphanelerin bir kitap çöplüğüne dönüşmeye müsebbib olanlar, düne
dair ne varsa olanları ortadan kaldırınca, yazılanlar da kumda oynayan
çocukların meşgalesine dönerek, her eline kalem aldırılan, sırtı sıvazlanan,
cebi para gören yazar oldu, şair kesildi.
Bir saman alevinin ömrüne eş değer parlaklıkla ortadan kalkan şişirilme
şöhretlerin devrilen heykellerin yerde sürüklenmesi misali kazandığı kötü
şöhret ile mütenasib kalemlerin yazarlık imajı farklı değildir.
Hayata şekil vermesi beklenen kalemlerin budana budana cılız bir hale
gelmesi ve getirilmesi, dünle irtibatının kesilmesi, tarihe, kültüre ,
edebiyata, örfe, geleneğe yabancı kılınması sonrası ortaya çıkan eserlerden ne
beklenebilir?
Hangi ülkede olursa olsun kendisine yabancı kılınan bir insan, ne
kendisine ne taklide yeltendiği medeniyete, uygarlığa, devlete, saltanata,
kişiliğe hayrı dokunur. Kimi zaman bu tarz kendisine yabancı kılınmış ya da
kendisini köklerinden kopartıp ortaya maskeler takarak dolaşan ve bir
başkasının kötü kopyası çalışmalarla beklenen kahramanlığa soyunma egzersizlerine
soyunan, çakma pehlivanların gölgesinde acemî duran bu kıymeti kendinden menkul yazarlar, hangi aşa nane olma sıfatına
uygundur?
Ey Can!... Kitaplara dair anlatılacak çok şey vardır.
Ey Can!... İnsan ömründen çalınan ve okunmasına gerek bulunmayan, kitap
kapakları arasında boş sayfalar olarak
duran, üstüne üstlük ödül aldığı söylenilen kitapları ve bu kitapları kaleme
alanları ne olur, bana söyletme!...
Ey Can!.. Kitabı oku ve kitaptan okuduğunu hayatına yansıt. Bunu yapmadan
hayatında değişim bekleme. Unutma ki bir insan, kendisini değiştirmeye niyet
etmedikçe değişemez. Unutma ki sadece niyet yeterli değil. Toplumlar da değişmek
için aynı şartı yerine getirmelidir.
Ey Can!.. Hayata bakış açısını değiştirme ve insanlığın yeniden dirlik
bulması, erdeme ihanetin sonlandırılması ve saygının dahi sevginin yaratılmış
olan her varlığa yeniden taksimi için kitap oku!...