"İnsanlar, kendilerini değiştirmeye niyet etmedikçe toplum değişmez."
                   Hayatın rengine bakmaktayız, binbir çeşit acıları içinde taşıyan ve kendince insanoğlu, bu acılar içinde rahatı düşlemekte, huzuru beklemekte. Nice zamandır geçen ömür, bulamadığı huzurdan dolayı, çektiği sıkıntıları dile getirirken, huzursuzluğa sebep olan nedenleri de dile getirmeye yabancılık çekmezken, ortamda yaşanan acıların dinmesi için merhem olmaktan kaçınanları hayırla yad etmeyen gönlüm, dünyanın merkezinde insana saygının, erdeme saygının olmadıkça, bu huzursuzlukların devam edeceğinden yana emindir.
                   Kendi iç dünyası ile barışık olmayanların bir başkasına yardm elini uzatmayacağını bilmekte iken, halen yardım bekleyenlerin kaçıncı hüsranıdır, yaşanan?
                   Daima ezilip horlanan, dışlanan, hemcinsleri tarafından hakarete uğrayan ve bu yönüyle haklı olmasına rağmen, maddî güçten yoksun olduğu için sesini duyuramayan insanlığın çoğunluğu, artık sessizliğin bir değerinin olmadığını, haykırmaktadır yeryüzünde.
                   Yaşamın her renginin yer aldığı dünyada huzurun da yerini bulmasını arzulayan bu sessiz çoğunluk, yeryüzünde haritaların tekrar çizilmesine katkıda bulunurken, geçmişte olanlar ve bitenler, insanı ürkütmeye devam etmekte, tarihin tekerrüründen korkmaktadır. Bu korkuları yenmenin tek yolu, adımları bilerek ve sağlam atmak olmalıdır.
                  Hayatın sıkıntılarının çocuk yüzlerdeki tebessümü unutturduğu günümüzde, sıcak bir aş sıcak bir ev hayalini gerçekleştirmek isteyenlerin sayısını artırırken, beklentilerin ne derecede gerçekleşeceğini, şimdiden kestirmek oldukça zor. Bu zorluk, tahminlerde bulunmanın, gelecekte insanı bağlayıcılığından dolayı, aşılması gereken bir engeldir de, düşünenler açıısndan.
                 Özellikle Orta Doğu ismi verilen coğrafyada gerçekleşen kimi değişimlerin, yüzyılların bilgi birikiminden mi yoksa zorlayıcı kimi etkenlerden mi kaynaklandığı hususunda net bir manzaraya açıklık getirmemektedir.
                  İslam Medeniyeti'nin tekrar canlılığını kazanacağını belirten kimi düşünürler yanında bu medeniyetin daha bir zayıflayacağını belirtenler vardır. Şayet yüzyılların bilgi birikimiyle bu değişimler olduysa bu İslam Medeniyetinin canlılığını artıracağına işarete yorumlanabilir. Bu değişimler sekuler yapının gereği olarak ortaya çıkmaktaysa, tablonun üzerinde daha bir düşünmemiz gerekir.
                  Dünyayı değişimlerle adından sürükleyen anlayışların kimi zaman sadece değişimi tepede sınırlı hale getirme çalışmaları, halkın yenilik adına daha zor şartlarla başbaşa bırakılmasına zemin hazırlamakta ve insanlık, eskiye nostalji ile bakmakta,geçmişi daha bir özlemle yad etmektedir.
                 Umuyor ve bekliyoruz ki bu tarz değişimler, yüzyılların birikiminden beslensin ve  daha bir müreffeh yaşantıya kapı açsın. İstenen ve beklenen bu iken, yarın bizi hayal kırıklığına uğratacak kimi oluşumların önü alınmak isteniyorsa, daha bir dikkatli olunmak zorunda, değişimi arzulayanlar.
                  
( Hayatın Rengi başlıklı yazı MehmetALİ tarafından 12.09.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu