TAYY-İ ZAMÂN
(Hoca Ahmed Yesevî)
Tayy-i zamân eyledim, muradıma ermeye,
Asırlara hükmeden üstatları görmeye.
Rehberim oldu daim onların ayak izi,
Yaşarken görememek, içimdeydi bu sızı.
Tedrisinden geçerek, hasretimi dindirmek,
Nasip olur mu bilmem, bu ateşi söndürmek.
Hakiki evlatları Medine’nin GÜLünün
Öncü şahsiyetleri, medeniyet yolunun.
Bu toprağın bağrını Hakk aşkıyla besleyen,
Hem maddî hem manevî fetihlerle süsleyen.
Huzurunda yer bulup o bayrak adamların,
Tozlarıyla tozlanmak, tüm kutlu adımların.
Zamanın Köprüsünden Türkistan’a varınca,
Gösterdiler dergâhı, Yesevî’yi sorunca.
Alperen çırasının tutuştuğu ocaktı,
Bu yolun erenleri dünyayı saracaktı.
Kemâl-i hürmet ile girdim pâk eşiğinden,
Nasiplenmek istedim “HİKMET”in kaşığından.
Çağları aşan sesten, aldık birinci dersi;
“Adalet Gecikemez” zulümdür bunun tersi.
Sohbete devam ettik, saadet halkasında,
Tarihler ötesinde, Yesevî ülkesinde.
Sakın dostluk kurmayın edepsiz cahillerle,
Bir arada durmayın hilkatten gafillerle.
Olmaya gayret gerek, halk içinde Hakk ile,
Mazluma hamiyetin dolaşsın dilden dile.
Kırma asla kalbini, mü’min, müslim, kâfirin,
Derdine derman ara, garip, yetim, fakirin.
İstersen sırlarına vâkıf olmak Hüdâ’dan,
Takva ile uzaklaş, günâhlardan, hatadan.
Vahdaniyet bulunmaz, Allah aşkı olmazsa,
Yürekler peygamberin sevgisiyle dolmazsa.
Rezil rüsvâ olacak hep nefsine uyanlar,
Helâl rızkı bırakıp, haram ile doyanlar.
Duaları her daim gözyaşıyla süsleyen,
Maksadına erişir, gönlü Dost’a yaslayan.
İbret dolu sözleri derin derin dinledim,
Türkistan’ın Pîrini daha yakîn anladım.
Bu yolculuk kalbime nice kapılar açtı,
Bu yolun erenleri ufkuma nurlar saçtı.
Mânevî iklimlerde dolaştım denklerimle,
Bu güne geri döndüm tüm millî renklerimle.
Gazi Hüseyin KILBAŞ
Tayy-i zamân: Zamanı ortadan kaldırmak
Tedris: Talim ve terbiye
Kemâl-i hürmet: Tam ve kusursuz saygı
Takva: Sorumluluk bilinci, İlahi emirlere duyarlılık
Vahdaniyet: Allah (c.c.)'ın bir ve tek olduğu gerçeğidir
Denk: Heybe