"İyilik yap denize at, balık bilmezse Halik bilir." Hayatımız boyunca
bu sözü çok duymuşuzdur.
Hani birde işe mizahi yönden bakıp, iyi de Ankara’da, Konya’da
Deniz mi var ki atayım diyenler var Ah kardeşim o deniz senin
Bildiğin deniz değil, o deniz gönüller ummanıdır.
İyilik yapan o ummanda Allah dostudur.
Önce kısaca bu güzel sözün anlamını değerlendirmeye çalışalım;
İyilik, karşılık beklemeden yapılmalıdır. İyilik ettiğin kimse senden
iyilik gördüğünü bilmese de Allah iyilik yaptığını bilir ve seni ya bu
dünyada ya da öteki dünyada mutlaka ödüllendirir. Halis niyetle yapılan
hiçbir iyilik karşılıksız kalmaz.
Şimdi konumuzla ilgili beni çok etkileyen bir öyküyü paylaşmak istiyorum
Sizlerle.
"Yatakta yatan adam, başucundaki genç doktora:
-Allah senden razı olsun evladım dedi. Bu ameliyatı yapmak için yurt dışından
buraya kadar gelmeni, yaşadığım sürece unutmayacağım.
Ameliyat edilen hasta, büyük bir hastanenin başhekimiydi. Tedavisi sadece
yurt dışında mümkün görülen hastalığı aniden artınca, çoğu öğrencisi olan
diğer doktorlar onun böyle bir yolculuğa dayanamayacağını anlamışlar ve az
bir kurtarma ümidine rağmen bu işi üstlenmeye karar vermişlerdi. Fakat o
hastalığın sayılı uzmanlarından olan bu genç doktor, nereden haber almışsa
almış ve bir Hızır gibi yetişip onu kurtarmıştı.
Yaşlı doktor, yattığı yerden genç adamın elini tutuyor ve onu bırakmamak
için durmadan konuşuyordu O elleri okşar gibi sıvazlarken - Ben, doğum
uzmanıyım, diye devam etti. Bir zamanlar anne karnındaki bir bebeğin sakat
olduğunu anlamış, onu bu şekilde yaşamaktansa öldürmeyi düşünürken,
kıyamayıp doğmasına müsaade etmiştim. Sapasağlam yavruları bile ana
rahminde öldürenlere inat, onun yaşamasını istediğim için, hayatta bildiğim
o tek iyiliğime karşılık Allah seni bana göndermiş olmalı.
Genç doktor, ellerini gevşetip biraz geriye çekildi ve dizlerinden aşağısı takma olan bacaklarını gösterirken:
- Ben de öyle düşünüyorum efendim, diye gülümsedi. Kurtardığınız o çocuk,
bendim.
Sözün özü: Yaptığımız iyiliği madem ki o gönüller ummanına atacağız, aynı
zamanda unutup gitmeliyiz. İyilik yaptığımız bir kimseye hiç bir zaman
"Zamanın da ben sana şu iyiliği yapmıştım" Dememeliyiz.
Aksi halde yaptığımız iyiliğin hiçbir anlamı olmaz. Bırakalım bunu o kişi
değerlendirsin. O kıymetini bilmezse yukarıda Allah var.
"Gün bazı insanlara farklı bir mana ile doğar.
Onlar her gün aynı rüyayı görürler, rüyalarını hayra yorarlar ve düşerler
sabahın seherinde yollara. Kapı kapı, ev ev, gönül gönül dolaşırlar şehrin
sokaklarını. Bir yetimin gönlünü alabiliyorlarsa bir ihtiyaç sahibinin
ihtiyaçlarını gideriyorsa, kimsesizlerin kimsesi oluyorsa o gün iyi bir gündür
onlar için...
Sizi bilmem, ama ben bir yakınıma, ya da tanımadığım bir kişiye bile küçücük
bir iyilik yapsam çok mutlu oluyorum. Yaşattıysam yaşadığımı daha iyi hissediyorum.
Güldürdüysem, güldüğümü daha iyi hissediyorum.
Doyurduysam doyduğumu daha iyi hissediyorum.
Giydirdiysem giydiğimi daha iyi hissediyorum.
Unutmayalım iyilik bir insanlık sanatıdır.
“Dahası var: “İyiliğe iyilik her kişinin işidir, kötülüğe iyilik er kişinin işidir.”
Mürüvvetimizi tahkim etmiş oluruz; bu az bir şey midir?
İmkan bulunduğu halde iyilik yapmayı ertelemek ahlaki açıdan riskli bir tutumdur.
Her şeyden önce kullanılmayan iyilik duygusu körelir, yok olmaya yüz tutar.
Daha da önemlisi iyilik yapma imkanı fiilen yitirilebilir. Fırsat varken onu
değerlendirmek gerekir. Fırsat her zaman ele bulunmaz. “Sonra yaparım
davranışı pişman eder.
Hep o deryada kalın, iyilikle kalın
Mehmet Fikret ÜNALAN
(
Gönül Deryası başlıklı yazı
MehmetFikret tarafından
26.07.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.