Tebessüm ehli bir sevdaydı ömre hükmeden bir o kadar savruk nidalar çapraşık gölgelerin temkinli titrinde yanan bir dolunay dolduramadığı kadar gökyüzünü, ellerinden dökülen sevdalı başaklar ki başat bir aşktı mevsimin kırık tokası.

 

Şah idi bir zamanlar aşk.

 

Şahbaz oldu güne erip de hidayete eremediği mahzun bir iç çekiş ile bedeller ödedi ve öğretiler didiklendi elbet isyanı idi yüreğin göğün de bitimsiz konçertosu bir avazda doğan güneşe ve aya nazireler yağdıran tanrısal bir sessizlik apoletleri olsa olsa mevsimin kanayan şiirlerde saklı karartı ve gözyaşı.

 

Hüznün rahmeti idi yüreği söken.

 

 

 

 

 

 

Bir yangının müdavimleriydik bir de aşkın

Dikişlerin telaşlı söküğünde

Şarkıları mimledik

Titrek gazellerde fısıltı

Bir de yüreğin esintisi

Cebbar bir yorgunluğa da asla pabuç bırakmadı hani.

Göğün sefil tanrısıydı içimizde esrik

Yorgunluk

Ve külbastı kurşunlar seken

Bir dizede saklı ritmi içine hapseden.

 

Sevdalı taze yüreklerdik

Fırından yeni çıkmış acıların müdavimi idik

Bekası ölümdü belki de ömrün

Yarınlardan umudumuz vardı ya da yok

Aşkın küpeştesinde sefil martıları oynadık bir bir.

 

Aşkın ikamesi

Ömrün şerefesi

Hacizli düşler ve yeminler

Kıl kökünde esaretin

Tutuşan nakışlarımız

Hicvin de zarafeti

Günü boş bildik

Geceyi yalnız ve hoş

Göğün metaneti her yıldızda saklıydık için için.

 

Nemalanan bir kör kurşun

Baştan sona yanan mevsimde

Hürriyeti esirgedi nice zalim

Bir katedral

Bir mabet

Aşkla itibarı devinen asalet

Göğün salkım söğütleri derinden

Çalkalanan yürek ve öznesi özlemin.

 

Kayboldukça sırlar

Kat çıktık aşka ne için?

Devasa rahmetin maruzatı

Elbet müdavimleriydik

Hüznün ve şiirin

Bir içimlik olsaydı keşke acılar

Açısı kayıp düşlerin de bekası

Bir rahmeti bir acıyı esirgemeyen evrende

Saklı bir koşu bandı

Nakşeden günbegün.

 

Külüstür icadı yüreğin

Kardıkça mevsimi

Kandıkça aşk meleğine

Kanadıkça şiir tadında bir ömre meylettik

Ne de olsa ne de olsa

Müdavimleriydik özlemin

Bir de öznesi kayıp rüyaların

Delindikçe gökyüzü

Sökün eden rüzgârın da müdavimleriydik

Sehven ölmekse ne için?

 

Gönül tezgâhında kurşunlanan bir aşka

Nail olduk nihayetinde

Rahmetin ve umudun da müdavimleriydik

Mademki umut kesilmezdi

Uğuruna inandık yarınların

Dünde kaykılan bir eksen

Miadı dolsa da dolmasa da aşkın.

 

Otağı kurduk şiirlere

Elbet müdavimleriydik dizelerin

Diz dize geçen ömrün de saklı son beyanı

Düştük yola bir kez:

Ne için ne için?


( Ne İçin Ne İçin? başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 26.07.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu