Karşınızda sürekli surat asan bir insan sanırım sizi de ziyadesi ile sıkar. Elbette her zaman güler yüzlü olmak zorunda değiliz,  zaten bunun imkânı da yok.

 

Özellikle ailede eşler arasındaki ilişkilerin sağlıklı olmasında, tatlı dil ve güler yüz çok önemlidir.

 

Eşler birbirine karşı tatlı dil, hoşgörü ve güler yüzlü davranırlarsa, onların bu davranışları, çocuklarına da yansır ve ailede kesinlikle daha sıcak ve huzurlu bir ortam oluşur. 

 

Zamanımızda yaşanan aile huzursuzlukları, parayla satın alamayacağımız güler yüz, hoşgörü ve tatlı dilin önemi daha da artırmaktadır.

 

Düşünsenize her sabah uyandığında özellikle amiyane tabirle “afyonu patlamadan" çevresindeki insanlara hayatı zindan edecek kadar yüzü gülmeyen bir insan... 

 

Gün içinde ona bir şey anlattığınızda sizi çatık kaşlarla dinleyen. Ya da dinliyormuş gibi yapıp aslında kafasında bin bir tilki dolaşan bir yakınınız, ya da bir arkadaşınız.

 

Hele eğer böyle bir insanla sürekli bir aradaysanız

Allah yardımcınız olsun.

 

Oysa güler yüz, tatlı dil insana cesaret verir, mutluluk verir. Güler yüzlü insanlar her kusurunuzu görmez. 

 

Ona rahatlıkla bir sıkıntınızı anlatabilir, dertlerinizi paylaşabilirsiniz.

 

Bir Çin atasözü:"Sevinçli anında kimseye vaatte bulunma, öfkeli anında kimseye cevap verme..." der. 

 

Belki çok doğru bir söz bu çünkü öfkeli anımızda kırıcı olma ihtimalimiz yüksekken, çok mutlu bir anımızda da, yapamayacağımız vaatlerde bulunma olasılığı fazla.

 

Ancak bir insan her zaman mutlu olamayacağı gibi. Her zaman asık suratlı da olmamalıdır. 

 

Eğer sürekli mutsuz görünen, sürekli asık suratla dolaşan bir arkadaşınız varsa, sadece arkadaşınızdır. Hiç bir zaman dostunuz olamaz.

 

Yağmuru sevdiğimizi söyleriz. Ama sağanağa dönünce şemsiyemizi açarız.

 

Karşımızdaki kişiyi ne kadar seversek sevelim. Eğer bizi mutsuzluktan sırılsıklam ediyorsa gün gelir tahammül edemeyecek duruma geliriz.

 

Bir zamanlar İstanbul radyosunda aile sohbetleri yapan yazar ve şair Şevket RADO gülmek, gülümsemek ile ilgili yaptığı bir sohbette anlatmıştı.

 

"Bektaşi’nin hikayesini bilirsiniz. Seksen yaşında öldüğü halde mezar taşına beş sene yaşadı” diye yazdırmış. Bu beş sene onun hayatta gülerek, neşe içinde yaşadığı, gam kasavet nedir bilmeden hoşça geçirdiği seneler imiş.

 

Nüktedanlığı ile bildiğimiz "Bektaşi" bile sadece beş sene gülerek, neşe içinde yaşadığını söylemişse. Vay bizim halimize J

 

Hayatımızı uzatabilmek için hoş görüyü, güler yüzü ve paylaşmayı doyasıya yaşamalıyız diye düşünüyorum. 

 

“Tatlı dille güler yüze doyulur mu?”

 

İnanın gülmek size çok yakışacak.

 

Dilinizden hep bal aksın, gülen yüzünüz hiç solmasın.

 

Mehmet Fikret ÜNALAN

 


( Güleryüz Tatlı Dil başlıklı yazı MehmetFikret tarafından 2.02.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu