---“Gizli
gizli şiir mi yazıyorsun ulan?”---
Bilâl' in kızlarla arası iyiydi!
Tabi bunda, şiir yazmasının da etkisi vardı.
Bilâl ve babası,
sanayi mahallesine sonradan taşındı.
Yılmaz, kamyon
şoförüydü!
Karısından ayrılınca oğluyla yeni eve taşındı. Oğlu yalnız kalmasın diye uzun yol işini bıraktı. Şehir içinde yapabileceği bir iş buldu. Kimi zaman okul servisinde kimi zaman da ev nakliyesinde direksiyon sallıyordu.
Bilâl, duştan sonra saçını kuruluyordu. Babası kapıyı zorladı.
"Bilâl?"
"Evet?"
"Gecenin bu
saatinde yıkanılır mı ulan?"
"Abdest
alıyorum!"
"Yarın karneler
alınıyor. Yine kopya yüzünden düşük not aldıysan eve gelme!"
"Karnemizdeki her kırığın bir hikâyesi vardır." Yılmaz, bu derin cevabı beklemiyordu. Sinirlenip kapıya vurdu.
"Gizli gizli
şiir mi yazıyorsun ulan sen?"
"Hayır!"
"İnşallah
öyledir!"
"Yarın karneleri
alıp, arkadaşlarla sanayiye gideceğiz."
"Niye?"
"Atölyede işe
başlayacağım!"
"Aferin! Bak,
akıllanmaya başlıyorsun."
Yılmaz 'şiir yazma' konusunda haklıydı. Oğlu kuytu köşede bir şeyler karalıyordu. Bilâl de, şiirin az ekmeğini yemedi!
Ramazan ayıydı!
Lastikçi Mümin, işleri kötü gidince muhtarlığa başvurdu. Davulcu ihâlesini aldı. Aldı almasına da, davula vurmak yetmezdi ki! Ağzının laf yapması, güzel dörtlükler söylemesi icap ediyordu. Bilâl ile anlaştı! Hem ona da harçlık olurdu.
Saat 3.15 oldu mu, düşerlerdi sokağa!
Mümin çalıyor, Bilâl söylüyordu. Aman Allah' ım!
Onlar ne cümleler...
Onlar ne
kafiyeler...
Onlar ne ünsüz
düşmeleri...
Onlar ne büyük ünlü
uyumu...
Onlar ne
teşbihler...
Onlar ne hüsn' i tâliller...
Onlar ne mecâz-ı
mürseller...
Okula bile kalkmayan
kızlar, sesi duydu mu camlara tünüyordu.
Bilâl, hangi camdan
geçse; kızlar 'seranad' yaptığını sanıyordu. Bayramda da bahşişten kazandığıyla
okul harçlığını çıkarmıştı.
Hem de fazlasıyla!
19 Mayıs Bayramı!
'Liseler Arası Şiir
Yarışması!' düzenlendi. İki Kız Lisesi, iki Anadolu Lisesi ve Bilâllerin
okuduğu Meslek Lisesi katıldı.
Diğer okullar
sırayla çıkıp şiirleri okudu. Müdür, bunlarla başa çıkamayacağını anladı.
"Bilâl
nerede?"
"Bilâl... Bilâl
nerede... Müdür çağırıyor..."
"Buradayım!"
"Gel
buraya!"
"Buyurun
hocam?"
"Okulun kaderi senin ellerinde!" Bilâl, durumu anladı. Ve bunu da lehine çevirmeyi akıl etti.
"Yalnız, benim
devamsızlık problemim vardı da!" Müdür kulağına eğildi.
"Sen bunu hâllet
gerisi kolay!"
Kürsüden anons
edildi.
"Sırada,
Mezitli Çok Programlı Lisesi!"
Kazananı alkışların belirlediği alanda kızların sayısı oldukça fazlaydı!
Müdür son kozu olarak
Bilâl' i sahaya sürdü. Bilâl, arkadaşlarının tezâhüratlarıyla kürsüye yürüdü.
Daha ağzını açmadan
kızların dikkatini çekmişti. Tabi erkeklerin de!
"Bu ne tip
be?"
Kızlar:
"Kıskanmayın! Sevimsizler!" Bilâl, elini saçlarının arasında gezdirdi.
"Ooo!"
Şiire çalışmamıştı!
Ama, ilkokuldan aklında kalanlardan birini okumaya başladı. Kravatını, etkileyici bir şekilde çözdü.
"Bugün 23
Nisan! Neşe doluyor insan!"
Erkekler fırsatı
kaçırmadı.
"Ne, 23 Nisan
mı?"
"Daha hangi gün
olduğunu bilmiyor!"
"Yuh! İn
aşağı!"
Kızlar hemen savunmaya geçti.
"Susun be salaklar!"
"Siz ne
anlarsınız şiirden çirkin ördek yavruları!"
"Neyi değil,
nasıl anlattığına bakın geri zekâlılar!"
"Konuş sen
yiğidim!"
"Hadi! Bir şeyler söyle!" Bilâl devam etti. Gömleğinin düğmelerini açmaya başladı.
"...Yarın 24
Nisan! Hayret ediyor insan!"
Kızlar:
"Allah be!"
"Ay, bana bir şeyler oluyor!"
Bilâl:
"...Öbür gün 25 Nisan! Çok tuhaf oluyor insan!"
Gömleğini çıkardı. Kürsüdeki suyu başından aşağı dökünce alkış kıyamet koptu.
Oylamaya gerek
kalmamıştı. Kazanan belliydi!
Bilâl, mahalleye bir
kız dolusu otobüsle geldi.
-SON-