*** Narh-ı Yekta ***
Bir tufan kopmuştu ruh gemisinde,
Pupa yelken aşka rüzgardın esen.
Tumturak hayatın en gerisinde,
Aşka değer veren belda mısın sen?
Sardıkça içimi esmer bir hüzün,
Girdabına düştüm çekti her sözün.
Yardı karanlığı yanarca gözün,
Kapkara geceme selda mısın sen?
Aşk yükünü alıp tartıl sevgimden,
Yok dersen kefen biç kurtul sevgimden.
Bir kelebek çıkardın tırtıl sevgimden,
Şu kısa ömrüme yelda mısın sen?
Hasretin muamma varlığın çözüm,
Bakışların şarap, gözlerin üzüm.
Bir katre sen içsem canlanır özüm,
Ruhuma üflenen celda mısın sen?
Dudağın rengini verir gülbahar,
Teninin kokusu sanki filbahar.
Sen gelince geldi nefsime bahar,
Şu hazan gönlüme pelda mısın sen?
Girift dertlerimin sol anahtarı,
En zayi hislerin yol anahtarı.
Naçiz bedenimin şol giriftarı
Sarıp sarmalayan melda mısın sen?
Dönmedi Nâzım'a aşık Piraye,
Arif'in Leyla'sı hazin hikaye.
Ölürsen ardından okunsun diye,
Süreya gözüme Zelda mısın sen?
Ahmet Çabuk
Narh-ı Yekta: Eşsiz değer, paha biçilmez
Tumturak: zengin, gösterişli
Belda: asil, soylu
Yanarca; meşale
Selda: parlak yıldız
Yelda: en uzun gece
Katre: damla
Celda: hücre
Gülbahar: kırmızı renk elde edilen bir toprak
Filbahar; hoş kokulu bir çiçek
Pelda: yeşeren yaprak
Girift: birbirine girmiş, iç-içe geçmiş
Zayi: kayıp
Naçiz: aciz
Giriftar: aşka tutulmuş, bağımlı
Melda: ince narin beden
Nâzım Hikmet - Piraye
Ahmet Arif - Leyla Erbil
Cemal Süreya - Nilgün Marmara (Zelda)
(
Narh-ı Yekta başlıklı yazı
Ahmet Çabuk tarafından
3.08.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.