Gölcükte,  cadde üstü köþe baþý iki katlý  babadan kalma evde mutlu mesut yaþýyordu.Babasý on beþ yýl önce alt kattaki evin caddeye bakan tarafýnda bulunan salonu dükkana çevirmiþ berberlik yapýyordu.Babasý, askerde iken Ýzmirli  arkadaþýndan saç, sakal traþý yapmayý öðrenmiþ ve onun yanýnda alayýn berberi  olarak askerliðini bitirmiþti.Ýlk önceleri zorlansa da zamanla iþi iyice öðrenmiþti.Belediyenin açtýðý kurstan aldýðý sertifika ve iþyeri açma ruhsatý onu iyice berber yapmýþtý.Ýþyerinin camýnda "Berber Arif " tabelasýný astýðý gün oðlu Cavit dünyaya geldi.Çifte mutluk yaþýyordu.

Bebesi o masum ve malum kokusu yanýnda rýzkýyla gelmiþ ona "Babalýk" gibi ulvi bir sýfat vermiþti. Allah'a ne kadar çok þükür etse azdý. Arifi'n sevincine diyecek yoktu.Ýþler iyice artýnca koltuk sayýsýný önce ikiye sonra dörde çýkardý. Yanýnda üç kiþi daha iþe baþlamýþtý. Þehrin en aranan berberi olarak çoktan  anýlmaya baþlamýþtý bile. Oðlu Cavit'e iþin inceliklerini öðretiyor,yeri geliyor kulaðýný çekiyor yeri geliyor alnýndan öpüyordu..Çýraklarý ile beraber ona yerleri süpürtüp havlu katlama iþini yaptýrýyordu.Cavit mýrýn kýrýn etse de babasý asla taviz vermiyordu.

Zamanla Cavit'in býyýklarý terledi, boyu uzadý ve iyice serpildi.Hatta akranlarýna göre iri kýyým bir delikanlý olmuþtu.Kara yaðýz olmasý hasebiyle ona "Kara Cavit" diyorlardý. Askerlik çaðýna geldiði , eve gelen celp kaðýdýyla anlaþýldý.O kadar zaman nasýl geçmiþti bilemediler. Arif in burnunun direði sýzladý.Annesi Cavit e sarýlýp" Seni býrakmam oðlum" deyip için için aðlýyordu.

Yýl Bin dokuz yüz doksan dokuzu, aylar nisaný gösteriyordu.Caviti'n gönlü pýr pýr ediyor,Esra'yý her gördüðünde kalbi duracak gibi oluyordu.Babasý, Cavit'in ikide birde fýrýna gitme hevesini sonradan çözmüþtü.Ýtirazlarý olsa da iþ ciddiye binince oðluna saygý duyup,Fýrýncý Hamdi'nin kapýsýna dayandý.Ellerinde çiçek,çikolata ; Allah'ýn emri Peygamberin kavli ile oðluna kýz istemeye gitti.
Söz kesilmiþ yüzükler takýlmýþtý.Cavit, Ýkibin yýlýnýn ocak celbinde askere gidecek, askerlik dönüþü düðün yapýlacaktý.

Daimi müþterisi olan  Binbaþý Murat,üstlerinden duyduðu emin bilgilerler ile Caviti ciddi ciddi bilgilendiriyordu;

-Gelecek yüzyýl ,hatta yeni bin yýlda çok þey deðiþecekmiþ.Tarihler,takvimler hatta bilgisayar sistemleri alt üst olacakmýþ.
Devlet ve þirketler önceden hazýrlýðýný iyi yapmazsalar batarlarmýþ. Ýsmine " Milenyum "deniyormuþ.Uçan taksiler,görüntülü telefonlar, el bilgisayarlarý derken çað teknoloji çaðý olacakmýþ.Binbaþý Murat anlattýkça anlatýyordu.Cavit duyduklarý karþýsýnda hayrete düþüyor,hayalden hayale dalýyordu.Lakin,onun milenyumla, teknoloji ile iþi yoktu.Esra ile evlensin yeterdi.Babasý , mütehit arkadaþý Veli beyden  on katlý binanýn sekizinci katýndan oðluna düðün hediyesi bir daire almýþtý.Babasý sürpriz olsun diye ona dememiþ,günü gelince gelinine anahtarý hediye olarak vereceði günü bekliyordu.Küçük yerlerde sýrlar bazen zýr olabiliyor.Müteahhit Veli, Caviti gördüðü ilk yerde olayý anlatmýþ ve  "Babasýna söz verdiðini ondan duyduðunu söylememesini yemin ederek " tembihlemiþti.Caviti'n heyecaný iki hatta üç katýna çýkmýþtý.Asansörlü, olan bina site içinde, bahçesinde çocuk ve büyükler için parklarý olan son derece modern denize nazýr bir yerdi.Gölcük donanmsýna yakýn mevkide konuþlanmýþ pahalý bir semtti.Esra ve çocuklarý gözünün önüne geliyor, parkta oðlunu sallarken  hayal efiyordu.Sonra,bir anda elindeki usturanýn farkýna varýyordu.Geçenlerde az daha memur emeklisi Sait beyin kulaðýný kesecekti.Adam aynadan görüp müdahale etmese, Cavit o hayallere kavuþamadan katil olup kotese düþecekti.Bir anda kendine geldi .

Devamý yarýn...