Ruh dünyasında gibi değil yaşamak dünyada. Doğan için başlıyor sınav hemen. Ağlayarak anlatıyor bebek derdini… Büyüyünce her çaresizliğinde de böyle teselli ederek güçlü kalıyor hayatta! Hani erkekler ağlamaz derler ya, buna inanma, ağla ya, ağla…


Ruh dünyasından sırası geldi mi, dünyaya misafir oluyor insan. Ruhen hiç bir eksiği yok, bedenen olsa da. Kendisine verilenle hayatta kalma yarışına başlıyor. Kimsenin kimseden üstün olmadığı adaletli bir yarış! Her ne kadar kişi eksiğine bakıp diğerinin üstün kılındığını sansa da, koşu yarışlarında ki başlangıç esnasında en önde kalan ile en arkada kalan arasında ki mesafeye benziyor bu. Kaviste koşunca eşitleniyor her şey kısa zamanda.


Yalnız tek bir gerçek inanılması zor durumdur. Nedense kimse kendisine acımıyor da her acı çekene acıyor, dilenci her defasında kandırsa da yine para vermeye ona devam ediyor. Kimse kendi kusurlarını görmüyor, hep başkasının kusurlarını aramakta… Yani bu adil yarışta yenilen mazeret ürütmekte hünerli, kandırmakta da kararlı…


Sanki kimsenin farkına varamadığı bir oyun oynanıyor. Düğünlerde sahneye çıkıp oynayanlar gibi de haz veriyor. Kim ne ile meşgulse, ondan başkasının güzel yapamadığına inanıyor da. Dünyayı ben yarattım gibi ne kibir ama fellik fellik geziniyor. 


Bir Yaratıcı var, yaşam ömürle sınırlı… Herkes yaratıcı önünde her yaptığından sorumlu ve sorgu da kesin! Bunu kimse kabul etmiyor; kimi ettiğini sanıyor ancak farklı yaşıyor, kimi ise tamamen dürüst ve inkar ediyor tamamen. Sonuçta dosdoğru yaşayan ve bunu kabul eden o kadar az ki…


Ağlayarak başlıyor hayat… Hep ağlıyoruz. Gülene aldanmayın, samimi değil asla! Kabul edilesi gerçek el yakıyor! 


Mesaj vereceğim diye ormanlar yanıyor… Yanan ağaçlar, içinde yaşayan hayvanlar ve böcekler! Kaç canlının ömrüne son veriyor, katilden öte bu duyguyu beslemek! Acaba annesi ölse ağlar mı? Kesinlikle… Ama ölen kendi annesi değil ki! Bu nasıl bir yaklaşımdır. Bu yüzden her mezara kapanan kişinin hikayesini öğrenmeden acımayın o kişiye, ne olur! 


Katiller de ağlar, inanın ağlar… Dilencilerde! Bir dünyada işte misafiriz içinde! Nasıl misafir olduk, sorgulanacağız. Ancak, bu sorguya dayanamayıp ağladığımızda, göz yaşımıza kimse bakmayacak-kul hakkı var ya! Hadi Rabbim affedicidir, affeder, ya insan? Yarışmada birinci olmanın üstünlüğü yok, çalışan kazanmıştır sadece. Sen de çalış sende kazan. Kazannı tebrik et, en azından. 


Ağla ama yağmur gibi… Toprağa/insana rahmet olsun… Sevelim/sevilelim misafir gibi.


Saffet Kuramaz

( Misafir başlıklı yazı safdeha tarafından 13.10.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu