Suskunluk
yalnızlığı kucaklıyorken suskunluk
bekleyiş.. işte öylesine deli bir yağmur
zaman rüzgara değiyor, rüzgar suya
suda kırılan ışık oluyor zaman
ve saplayarak göğsüne bütün aynalarını
paramparça bir suret oluyor
yangınından külüne dönüyorken anılar
buğulu bir soluk olup kuşatıyor yolları
kum taneleri gibi üşüyüp düşüyor sözcükler
dağılıyor, seviç de öyleydi, keder de
ve hüzün bulutsu sesimdi benim
uçurum suretlerinde parçalanan gölge
anlamını yitiriyor bütün öpüşler, renkler kül oluyor
ve belleksizlik olup çıkıyor bekleyiş
hoşgörü olan ne varsa yaşadığımız, ömrümüz diye
yalnızlık oluyor, kocaman gözleriyle geceyi kemiren
bir dağ suskunluğu dolaşıyor kanımda
dudağımda ki ıslıksa yorgun ve yaralıdır
ırmaklar gibi çatallaşıyorsa da göğsümde çığlık, dalgınlaşıyor
kanımda, dağ suskunluğu var yalnızca
suskunluk diyorum, suskunluk-
da, bir dil, bir anlatıcıdır oysa
İnsan’ın da olsa, Doğa’nın da
M.H
(
Suskunluk başlıklı yazı
mehmet-hursi tarafından
17.03.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.