Hep
ÇANAKKALE hep geçilmez olacak mı yıllar önce olduğu gibi?
Korkacak mı bir dal çıtırtısından minicik serçeler hep?
Hep batacak mı güneş akşamları ve belirecek mi ay vakti?
Testiler hep toprak damlı evlerin çatılarında mı kırılacak?
Şiirler ve şairler hep hüzün, hep böyle mi kokacak?
Sandalcının yokluğunda tek küreği, hep böyle öksüz mü kalacak?
Tahta sedir divanlarda oturan bir yalnızlık; hep orada mı oturacak?
Hep su akacak ve yatağını bulacak mı böyle alabildiğine?
Sahipsiz bırakılmış umutlara hep sonlar mı yağacak?
Hep mi doğudan doğacak gün?
Hep sararacak mı yeşil yapraklar?
Göçmen kuşlar hep göçmen mi kalacak?
Toprak yağmurla buluştuğunda hep böyle kokacak mı?
Saklı hançer hep içimi bu dende kanatacak mı?
Kır atın sağrısı hep doru mu olacak?
Bu yaşamın sancısı, hep böyle mi sunacak?
Taşlar hep yerlerinde mi ağır olacak?
Davullar hep dengiyle mi vurulacak?
Hep belirlenmiş bir aynılık mı sürecek?
Kaçmak ve saklanmak hep mi suçlu sayılacak?
Hep mi gülen çocuk yüzlerine kan bulaştıracak bu devir?
Hep mi bir taşın arkasında belirecek kahpe bir nişancı?
Hep mi anadolumun yiğitleri kana boyanıp dönecek analarının kucaklarına gittikleri illerden?
Hep mi dokunacak ağlamaklı filimler göz yaşına acıkmış gönüllere?
Sarımsak hep yoğurtla mı anılacak böyle?
Hep ne?...
(
Hep başlıklı yazı
Fırat AVCI tarafından
18.03.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
