Haydi hayatta ki doğru çözümleri işin ters tarafından bulmaya çalışalım. Mesela şeytan ne derse teslim olalım. Yalan söyleyip herkesi kandıralım. Alın teriyle kazanılan tüm paraları kazananın elinden alalım. Önümüze gelen ve istediğimiz herkesle aynı yatağı paylaşalım. İçki, sigara ve keyif verici ilaçlar içelim. Yatlarda, saraylarda, binbir çeşit yiyeceklerle keyif sürelim. Kimsenin elimizden alamayacağı bir ülkemiz olsun. Her ileri teknoloji donanımlı silahların olduğu korumlarla çevremize etten duvar örelim. Kim bize karşı geliyorsa hapislere atalım, öldürelim. Ne ailemiz ne akrabamız ne de çocuklarımız olsun. Tek başına ve en yükselerde ve yalnız başına yaşayalım. Canımız ne çekiyorsa hemen elde edelim. Aya ve Marsa gidecek imkanlarımız olsun. Öylesine zengin olalım ki…
Bu varsayımdı şüphesiz… Bu kadar imkana rağmen, arabayla yolda giderken yağan yağmurla oluşan sele engel olamayacağım. Şimşek çaktığı zaman üzerime düşen yıldırımın verdiği zarardan korkacağım. Tayfunlar ile yıkılan varlığıma engel olamayacağım. Sarsan en şiddetli depremleri önleyemeceğim. Yanardağdan fışkıran lavlardan kaçacağım. Bir anda yanan yangını söndürmek isterken doğamı simsiyaha çevirmesini önleyemeyeceğim. Karun gibi zengim olsam, Cengiz Han gibi vahşet saçsam kendi ecelimi önlemeyecek de... Kısacası ne kadar dünyaya hakim olurum desem de, para ve gücüm olsa da o da bir yere kadar… Beni ani frenle durduracak ve engelleyecek, içimde ki korkulara son vermeyecek çok sebepler olacak. Çözüm dediğim her sunulan bana ihanet edecek, kaldıramayacağım yük haline dönüşecek de…
İnsan, şeytana teslim oluyor ve onun vesveselerine kanıyor. Neler, neler vaat ediyor. Oysa ki, o da zavallı ve o da ölecek… O da öldükten sonra sorgulanacak ve Allah’ın kuludur. Bu dünyayı yaratan Allah’tır ve bize her nimeti sunanda O… Karşımızda iki şık var, ya Allah’a ya da şeytana teslim olacağız.
Elbette şeytanlar karşımıza süper güç gibi, zalim gibi, korku veren senaryolar gibi karşımıza çıkacak ve çıkmaya da devam edecek. Şeytanın görevi kandırmak, ancak bunu yaparken hiç bir silahı da yoktur. Bize seslenir, görmek istediğimizi gösterir, çirkini süsler… Sanki gerçekmiş gibi bir rüyaya kandırır. Çoğunlukta ona kanar ve çok acı bedeller ödetir. Uçurumun kenarına gelse, der ki “Sen uçabilirsin ve emniyetle istediğin yere konarsın.” Kişi eğer Allah’ın ilmine sarılmışsa, aklını kullanır ve bu sese inanmaz. Ya Allah’ın emrini bilmeyen olsa, deli gibi uçmaya kalkar ve yok olur gider.
Bize dosdoğru yolu gösterecek ve yobazlıktan kurtaracak yegane ışık, Allah’ın ilmini öğrenmek ve ona sarılmak. Yobazlık, her türlü hile dolu ve doğruyu söylemeyen birine körü körüne inanmaktır. Böyle birine inanmak yerine, ilmi öğrenmek ve okumak… Bu en zor olan yoldur insana… İnsan cahil kalmayı ve kendini yakmayı marifet sanıyor. Başkasının çözdüğünü sandığı ve güven verdiği kişinin peşinden gitmeye can atıyor.
Yobazlık, şeytana teslim olmaktır. İnsanı dinamik yaratan Rabbim, onun hareketsizliğini, tembelliğini, plansız yaşamasını önleyecek kitabı insanlara rehber olarak sunmuştur. Kişi eğer onu okur ve kendi yolunu onun ışığı ile aydınlatırsa, şeytandan da, onun ortaya çıkardığı her yobazlıktan da kurtarır. İnsan anlık bir rüyanın peşinde değil, sonsuz bir mutluluğun yolundan gider.
Şeytan ne sunarsa sunsun, hiç bir şey bizim değildir. Bu dünyada tenimiz bile kiraladığımızdır, emanettir. Bu dünyada ve öldükten sonra bizi aydınlığa sürükleyen yol Allah’a güvenmek ve onun yolundan gitmekle mümkündür. Bizi kurtaracak seçimde yalnızca bu yoldur. Bu yol ancak, okuyarak, Allah’ın verdiği limi öğrenerek, ne biliyorsak onu yaşayarak ve yaşatarak bize sunulur. Biz buna sahip olmak için çabalamazsak, o kendiliğinden bize de gelmez. Allah’ın yolu bizim gayretimize bağlıdır. Yani Allah isterse bir anda herkesi İslam üzeri yaşatır ama bunu istemiyor, bu seçimi bizim yapmamızı bekliyor. Hani Şeytanın süslü rüyalarını yıkın ve doğruyu görün diyor. Görebilene ne mutlu…
Bu ramazan vesilesi ile, Kur’anı çokça okuyun ve yaşadığınız dünyayı en doğru yerden öğrenin. Şekilden kurtulun. İnancın yolunda dinlediğiniz kim olursa olsun, şüpheyle bakın ve en doğrusunu en doğru kaynaktan bulun. Şeytana kanmayın…
Saffet Kuramaz