Hayat bir mağaranın önünde başlar… Başlarken hemen korkutulur çocuk. Mağarada ayı yaşar, kurt yaşar yani yırtıcı hayvanlar. Yani karanalıktır da. Ya içinde cinler varsa… Şekil değiştiren canavarlar. Varsayımlar hep korku üzerine kurulur. Bilinmezlik dendi mi karanlık akla gelir, çözümsüzlük… Madem korku var denilir, mağaradan içeriye girilmez. İçinde ki sır iyilik bile olsa o iyilikten faydalanmak düşünülemez. 


İnsan uykudan uyanınca güneş görmekten haz duyar. Işık ona sevimli gelir. Her yer aydınlanır ve sırlar olmaz. Hiç bir şey onun şaşırtmaz da. Çünkü, her eşyayı görür ve bu ona güven verir. Aydınlık karanlığın aksine sevimlidir. Asla kötülükle birlikte anılmaz. Her eşyayı merak eder, her donanımı keşfeder ve yaratılmışı, var olanı kullanırız. Hani sakın elinize bir bomba almayın, hani birde sigara içiyorsanız, patlarda ölürsünüz… İşte göz göre göre, üstelik aydınlığın hileleridir bu varsayımlar.  Hani sizi sevmeyen biri varsa, sizi konuştururken, hele de yüzüne bakarken ayaklarınızın basmasıyla uçurumdan aşağıya atabilir. 


Aydınlık dendi mi asla kötü hikayeler anlatılmaz. Altın, elmas parlar, aynalar sizi gösterir, her yüzü seçer ve hayata güvenle devam edersiniz. Esas sen karanlıktan korkacaksın. İçinde ne var nereden bileceksin. Ancak uyurken ışığı kapatır ve yatağımızda da güvenle uyuruz. Bir rüyadan uyansak, hele de kötüyse, pencereden yansıyan gidip gelen ışıklar bile bize kabus olabilir. Karanlık ve ışığın karışması bizi rahatsız eder.


Zaten bir işte olsa, aş da olsa, başta olsa… Karışmamalı. Tadı olmalı, fikri olmalı, tavı olmalı değil mi? Öğretiler işte hep aydınlık ve onun modeli olan iyilik üzerine kurgulanır. Aman ha kötülüğe bulaşmayın, karanlık mağaradan içeri girmeyin, ya canavarlar varsa… Elbette kötülük benimsenemez, sonu hep sıkıntı verir, acı verir… Ancak, nereden biliyorsunuz ki mağarada kötülük var. Sizin keşfetme yönünüzü eğitimin en başında yok ediyorlar böylece. Aslında karanlık bir keşfin başlangıcı olabilir. Bizim o keşif ile hayatımızı kolaylaştırdığımız bir çok yönü olabilir. Bu dünyada neden bilim adamları azdır, sanırım bu korkunun eseri olmasındandır. 


Karanlığın içinden çıkana radyoya, televizyona, telefona karşı çıkanlar… Bunun karanlıktan ortaya çıktığı anlatmazlar. Ama onu kullanmaya gayret ederler de! Bir karanlık mağarada maden vardır, petrol vardır… Karanlıkta ay yerine araba keşfedilir, uçak bulunur, bir yerden bir yere ne kadar kısa zamanda varırız. Hatta internetle kablonun içinden ilerleyen sesler, görüntüler başka ülkenin insanıyla kolayca arkadaş olmamızı sağlar. İnternette pasaporta da ihtiyaç yoktur. Sınırlar, gümrükler yıkılır adeta. 


Bence çocuğu bir mağaranın önünde durdurup, haydi korkma içeri gir denebilir. Karanlık da olsa gözlerin zamanla ona alışır. Gir içeri ve ne gördüysen bana anlat yavrum demeli… Karanlığın zararı aydınlıktan çok değil… Tıpkı çok soğuğunda çok sıcağında insan tenini yakması gibi. Belki biz o mağarada bir güvenlik çemberi oluşturabiliriz. Bu da keşfi seven birisi olmasını sağlar. Kim bilir içeride ödüllerde olabilir, bir oyuncak, bir çikolata…Çocuk mağaradan çıktığında ki mutluluğunu görmek lazım. Kendi gayreti ile almış ve yiyiyor ya çikolatayı…


Gözler her ne kadar ışıkta seçici olsa da, bakıp görmemek de mümkün. İşitmemek de mümkün. Güven şimdi nerede bulunabilir ki? Yani neyin bir garantisi var ki? Ya da bir adım ilerisinde neler yapabileceğimiz kimse tarafından bilinmez. Biz kurgulasak bile, kurgu gerçekten uygulanabilir mi, buda ucu kapalı bir soru… Güneşi seven kişiler, kara rengi, geceyi de sevmenin yolunu bulmalıdır. Bu da çocukluktan başlar. Çocuk kendi yeteneği ile ilerlediğinde, bir güven olgusu da yaşamaz. Bilir ki, bir sonra ki adım belki de son adımıdır.  Böyle bile olsa o adımı atmalıdır.  Eğer atmazsa, hem keşfedemez hem de o gelecek son bu adımı atmamakla da olabilir.


En iyisi korkunuzu yenin. O korkunun içinde karanlık, hortlaklar veya canavarlar olmasın. Allah’ın ilmi gereği, insanın yaşaması için her oyuncak bize bedava verilmiş. Her yaşımızda o oyuncaklarla oynamayı bilelim. Çocuklarımız da öğrensin. Çünkü insan yaşarken bile ölünce girdiği kabirde karanlık var olgusunu aşmalıdır. O karanlıkta ne var, her ölen görecektir. Keşfedeceğiz yani…


Saffet Kuramaz

( Karanlıktan Korkmak Yerine Onu Keşfedelim başlıklı yazı safdeha tarafından 3.05.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.