Ahmet AYAZ
Gaziantep Güneş Gazetesi 26 Mayıs 2021
…………………………………………
Hacı Bayram’ı Velinin
adını duymayan bir kimsenin yok olduğu kanaatindeyim. 1967 tarihinde
Ankara’da asker idim. Hacı Bayram’ı
Veli Camii de bir Cuma namazı kılamadığıma hala hayıflanırım. Allah
nasip etse de bir Cuma namazımı Hacı Bayram’ı Veli camii de kılsam diyorum. Şimdi size Hacı
Bayram’ı Veliden bir kesit sunuyorum.
Doğum
ismi, Numan bin Ahmed, lakabı "Hacı Bayram"dır. 1352 (H. 753)
tarihinde Ankara'nın Çubuk Çayı üzerinde Zülfadl (Sol-fasol) köyünde doğdu.
Hacı Bayram-ı Veli, 14. ve 15. yüzyıllarda Anadolu'da yetişti. Eserlerini
Türkçe olarak yazarak Türkçe kulanımını Anadolu'da önemli şekilde etkiledi.
Sultan Murad Han verdiği ünlü bir fermanda,
Hacı Bayram-ı Veli'nin talebelerinin, yalnız ilim ile meşgul olmaları için,
onların vergi ve askerlikten muaf tutulduğu bildirmiştir.
Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u feth
edeceğini II. Mehmed'in babası II. Murad'a bildirdiği rivayet olunur.
Bir gün medreseye birisi gelerek; "İsmim
Şüca-i Karamani'dir. Hocam Hamideddin-i Veli'nin selamı var. Sizi Kayseri'ye
davet ediyor. Bu vazife ile huzurunuza geldim." dedi. O da, Hamidüddin
ismini duyunca; "Baş üstüne, bu davete icabet lazımdır. Hemen
gidelim." diyerek müderrisliği bıraktı. Birlikte Kayseri'ye yöneldiler
ve Somuncu Baba diye bilinen Hamideddin-i Veli ile Kurban Bayramında
buluştular. O zaman Hamideddin-i Veli; "İki bayramı birden
kutluyoruz!" buyurdu ve ona Bayram lakabını verdi. Talebeliğe kabul
etti. Din ve fen ilimlerinde yüksek derecelere kavuşturdu.
Hacı Bayram-ı Veli, hocasının vefatından sonra
Ankara'ya gelerek doğduğu köye yerleşti. Yeniden talebe yetiştirmekle meşgul
oldu. Sohbetleriyle hasta kalplere şifa dağıttı. Talebelerini daha çok sanata
ve ziraate sevk ederdi. Kendisi de geçimini ziraatle sağlardı. Açtığı ilim ve
irfan ocağına, devrinin meşhur alimleri, hak aşıkları akın etti. Damadı
Eşrefoğlu Rumi, Şeyh Akbıyık, Bıçakçı Ömer Sekini, Göynüklü Uzun Selahaddin,
Edirne ve Bursa ziyaretlerinde talebeliğe kabul ettiği Yazıcızade Ahmed
(Bican) ve Mehmed (Bican) kardeşler ile Fatih Sultan Mehmed Hanın hocası
Akşemseddin bunların en meşhurlarıdır.
Fatih'in babası Sultan İkinci Murad Han, Hacı
Bayram-ı Veli'yi Edirne'ye davet edip, ilim ve manevi derecesini anlayınca,
fevkalade hürmet göstermiş, Eski Cami'de vazettirmiş, tekrar Ankara'ya
uğurlamıştır.
Sultan İkinci Murad Han kendisinden nasihat
isteyince; İmam-ı Azam'ın, talebesi Ebu Yusuf'a yaptığı uzun nasihatı yaptı:
"Tebean içinde herkesin yerini tanıyıp bil; ileri gelenlere ikramda
bulun. İlim sahiplerine hürmet et. Yaşlılara saygı, gençlere sevgi göster.
Halka yaklaş, fasıklardan uzaklaş, iyilerle düşüp kalk. Kimseyi küçümseyip
hafife alma. İnsanlığında kusur etme. Sırrını kimseye açma. İyice yakınlık
peyda etmedikçe kimsenin arkadaşlığına güvenme. Cimri ve alçak kimselerle ahbablık
kurma. Kötü olduğunu bildiğin hiçbir şeye ülfet etme. Bir şeye hemen
muhalefet etme. Sana bir şey sorulursa ona herkesin bildiği şekilde cevap
ver. Seni ziyarete gelenlere faydalanmaları için ilimden bir şey öğret ve
herkes öğrettiğin şeyi belleyip tatbik etsin. Onlara umumi şeyleri öğret,
ince meseleleri açma. Herkese itimad ver, ahbablık kur. Zira dostluk, ilme
devamı sağlar. Bazan da onlara yemek ikram et. İhtiyaçlarını temin et.
Onların değer ve itibarlarını iyi tanı ve kusurlarını görme. Halka yumuşak
muamele et. Müsamaha göster. Hiçbir şeye karşı bıkkınlık gösterme, onlardan
biri imişsin gibi davran."
Hacı Bayram-ı Veli, ömrünün sonuna kadar
İslamiyeti yaymak için çalıştı. 1429 (H. 833) tarihinde Ankara'da vefat etti.
Türbesi kendi ismiyle anılan Hacı Bayram Camii'ne bitişik olup, ziyaret
mahallidir. Vefatından sonra Bayramiyye yolunu talebelerinden Akşemsettin ve
Bıçakçı Ömer Efendi devam ettirdiler.
Hacı Bayram-ı Veli, Yunus Emre tarzında şiirler
söylemiştir. Şiirlerinde "Bayrami" mahlasını kullanmıştır.
HACI
BAYRAM’I VELİ 1352-1429
Ahmet AYAZ
Gaziantep Güneş Gazetesi 26 Mayıs 2021
…………………………………………
Hacı Bayram’ı Velinin
adını duymayan bir kimsenin yok olduğu kanaatindeyim. 1967 tarihinde
Ankara’da asker idim. Hacı Bayram’ı
Veli Camii de bir Cuma namazı kılamadığıma hala hayıflanırım. Allah
nasip etse de bir Cuma namazımı Hacı Bayram’ı Veli camii de kılsam diyorum. Şimdi size Hacı
Bayram’ı Veliden bir kesit sunuyorum.
Doğum
ismi, Numan bin Ahmed, lakabı "Hacı Bayram"dır. 1352 (H. 753)
tarihinde Ankara'nın Çubuk Çayı üzerinde Zülfadl (Sol-fasol) köyünde doğdu.
Hacı Bayram-ı Veli, 14. ve 15. yüzyıllarda Anadolu'da yetişti. Eserlerini
Türkçe olarak yazarak Türkçe kulanımını Anadolu'da önemli şekilde etkiledi.
Sultan Murad Han verdiği ünlü bir fermanda,
Hacı Bayram-ı Veli'nin talebelerinin, yalnız ilim ile meşgul olmaları için,
onların vergi ve askerlikten muaf tutulduğu bildirmiştir.
Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u feth
edeceğini II. Mehmed'in babası II. Murad'a bildirdiği rivayet olunur.
Bir gün medreseye birisi gelerek; "İsmim
Şüca-i Karamani'dir. Hocam Hamideddin-i Veli'nin selamı var. Sizi Kayseri'ye
davet ediyor. Bu vazife ile huzurunuza geldim." dedi. O da, Hamidüddin
ismini duyunca; "Baş üstüne, bu davete icabet lazımdır. Hemen
gidelim." diyerek müderrisliği bıraktı. Birlikte Kayseri'ye yöneldiler
ve Somuncu Baba diye bilinen Hamideddin-i Veli ile Kurban Bayramında
buluştular. O zaman Hamideddin-i Veli; "İki bayramı birden
kutluyoruz!" buyurdu ve ona Bayram lakabını verdi. Talebeliğe kabul
etti. Din ve fen ilimlerinde yüksek derecelere kavuşturdu.
Hacı Bayram-ı Veli, hocasının vefatından sonra
Ankara'ya gelerek doğduğu köye yerleşti. Yeniden talebe yetiştirmekle meşgul
oldu. Sohbetleriyle hasta kalplere şifa dağıttı. Talebelerini daha çok sanata
ve ziraate sevk ederdi. Kendisi de geçimini ziraatle sağlardı. Açtığı ilim ve
irfan ocağına, devrinin meşhur alimleri, hak aşıkları akın etti. Damadı
Eşrefoğlu Rumi, Şeyh Akbıyık, Bıçakçı Ömer Sekini, Göynüklü Uzun Selahaddin,
Edirne ve Bursa ziyaretlerinde talebeliğe kabul ettiği Yazıcızade Ahmed
(Bican) ve Mehmed (Bican) kardeşler ile Fatih Sultan Mehmed Hanın hocası
Akşemseddin bunların en meşhurlarıdır.
Fatih'in babası Sultan İkinci Murad Han, Hacı
Bayram-ı Veli'yi Edirne'ye davet edip, ilim ve manevi derecesini anlayınca,
fevkalade hürmet göstermiş, Eski Cami'de vazettirmiş, tekrar Ankara'ya
uğurlamıştır.
Sultan İkinci Murad Han kendisinden nasihat
isteyince; İmam-ı Azam'ın, talebesi Ebu Yusuf'a yaptığı uzun nasihatı yaptı:
"Tebean içinde herkesin yerini tanıyıp bil; ileri gelenlere ikramda
bulun. İlim sahiplerine hürmet et. Yaşlılara saygı, gençlere sevgi göster.
Halka yaklaş, fasıklardan uzaklaş, iyilerle düşüp kalk. Kimseyi küçümseyip
hafife alma. İnsanlığında kusur etme. Sırrını kimseye açma. İyice yakınlık
peyda etmedikçe kimsenin arkadaşlığına güvenme. Cimri ve alçak kimselerle ahbablık
kurma. Kötü olduğunu bildiğin hiçbir şeye ülfet etme. Bir şeye hemen
muhalefet etme. Sana bir şey sorulursa ona herkesin bildiği şekilde cevap
ver. Seni ziyarete gelenlere faydalanmaları için ilimden bir şey öğret ve
herkes öğrettiğin şeyi belleyip tatbik etsin. Onlara umumi şeyleri öğret,
ince meseleleri açma. Herkese itimad ver, ahbablık kur. Zira dostluk, ilme
devamı sağlar. Bazan da onlara yemek ikram et. İhtiyaçlarını temin et.
Onların değer ve itibarlarını iyi tanı ve kusurlarını görme. Halka yumuşak
muamele et. Müsamaha göster. Hiçbir şeye karşı bıkkınlık gösterme, onlardan
biri imişsin gibi davran."
Hacı Bayram-ı Veli, ömrünün sonuna kadar
İslamiyeti yaymak için çalıştı. 1429 (H. 833) tarihinde Ankara'da vefat etti.
Türbesi kendi ismiyle anılan Hacı Bayram Camii'ne bitişik olup, ziyaret
mahallidir. Vefatından sonra Bayramiyye yolunu talebelerinden Akşemsettin ve
Bıçakçı Ömer Efendi devam ettirdiler.
Hacı Bayram-ı Veli, Yunus Emre tarzında şiirler
söylemiştir. Şiirlerinde "Bayrami" mahlasını kullanmıştır.