Yaşadıklarım gerçek mi başım dönüyor… Döne döne sonsuza gidiyorum. Sürtünme sıfır, her gördüğüm parlıyor sanki gıcır… Hiç bir şeyde dokunma hissetmiyorum. Sonsuzluk içinde başkalık beni aşıyor. Yok oluyor alıştığım ne varsa, yanımda yok seviyorum sanıp dediysem yarsa, uçuyor biriktirdiğim arsa, para, her sıkıntı saklanıyor düşürdü ya dara… Nedir bu belirsizlik, dönüyorum ay gibi dünya pekinde! Ne zaman bitecek bu durum, belirsizlik sürüp gidiyor. Şaşkınım, cenderedeyim…
Bir rüyaymış bu gördüklerim. Aynı yataktayım, açlığım sürüyor, doyumsuzluk çürümüyor, güneş yine yakıyor! Kalksam mı acaba, belkide dışarıda bir sürpriz bekliyor beni… Hani değişim olursa ya mutlu olmazsam, ya dönemezsem… Rüyamda döndüğüm gibi! Yoksa ayağımı bastığım yer bir bataklık mı olacak, gerçi alıştığım gibi dursa da… Ne kadar çok şikayet edip durdum halimden, insanlardan eşyalardan… Hani bir anahtar verseler, her şey istediğim gibi olsa ben mutlu olur muyum ki? Hani boşlukta uçabilsem, hani gökyüzünde bir kuş olabilsem, hani ne yansam ne de boğulsam, hani basınç beni parçalamasa da okyanusun dibine bir dalıp yine dünyaya dönsem… Hani kusurlarım mükemmelleşse, bir peri misali… Değiş buyur deseler mutlu olur muyum? kalkmalı mıyım yataktan… Ya dışarıda düşüncesiz birisi rastgele ateş ediyorsa, hani kurşun beynime, kalbime saplansa… değişirim değil mi? Hani dönmek istesem artık dönemem de!
Bu yataktan kalkmalıyım, kalkmazsam bir şey yiyemem, içemem, zorunlu ihtiyaçlarımı gideremem… Bu kalkma ve değişim konusu ne kadar korkutucu olsa da, neyse ne deyip, birden fırlayıp, kalkıp yine yatağa dönebilirim belki de… Ya kalkarsam, bir bataklık hemen beni içine çekerse, kim bilir beni deli diye birileri tımarhaneye götürürse … Korkuyorum ya! Haydi sigorta yap yapabilirseniz sigortacılar. ilk önce size ulaşmam lazım. Trafik, kasko, depreme ve yangına karşı ev sigortası… Siz ölüme karşı ve değişime karşı sigorta yapıyor musunuz? Hani bir adım sonrasını da bilemezsiniz ki? Gaybı ve geleceği yalnız Allah biliyor. Ama yinede işleriniz rast gidiyor, bu işten bayağı para kazanıyorsunuz! Hani insanlar benim gibi korkmasa sigortadan da ekmek yiyemezsiniz değil mi? İnsanlar korkusunun derecesine göre sigorta yaptırıyorlar. Adeta korkuya kefil oluyor sigortacılar…
Ya boşver sigortacıyı, ben hala yataktayım… O da ne bir yılan mı, akrep mi geliyor bana doğru… Ne yapmalıyım ki? Mutlaka yattığım yatağın keyfine bakmak isteyecekler. Onlarında hakkı değil mi böyle yatakta yatmak? Hakkıda, hani her hakka saygım vardır, ama bunlar bu yatağa gelseler, yatağıma sahiplenmek için beni zehirleyecekler… Yani benim yaptığım gibi sahiplenecekler! Olan bana olacak işte… Başlarım haklara, var mı şunları öldürecek bir şey…yatakta da olsam onlarla savaşabilirim. Ama inandığım tüm değerleri alt üst edeceğim… bu da değişim değil mi? Hani hep savunduğum olmazsa olmazım… Onlar ölürse, ben şimdi katil mi olacağım. Bunun vicdan azabını nasıl yok edeceğim, geri dönüş yok ki… Yok, bu hayal olsa gerek, ne yılan ne de akrep geliyor yatağıma…Rahatladım. İşte değişmiyorum ya. Biraz daha değişimi öteledim. Ben kazandım…
Hayat öyle süprizlerle dolu ki… Ne zaman nerede olursak olalım, yataktan kalkıp hayata devam etmeliyiz. Gözümüz açıkken, kapalıyken her acı bize dokunabilir. Mutluyuz derken, her şey yolunda derken, işte deprem, yangın, trafik kazası, ölüm bile, her işimizi ve yaşamımızı değiştirebilir. Korkmadan, hayatı olduğu gibi kabul ederek yaşamak… Değişimlere hazır olmak, gerekiyor. Değişimsiz bir dünyayı düşlemeyin derim. Değişmeyen tek şey, bu değişime kulaklarını tıkayan insanlığa Allah’ın sunduğu bir ömrü çevreleyen aynıların yaşandığı yaşam. Kimse ibret almıyor da maalesef…
Saffet Kuramaz