Ben
asırlara meydan okurcasına aldım bütün nefeslerimi. Her gece karmaşası bitmeyen
şehrin, ıssız sokaklarında diz çöküp pervasızlığımla sessiz sessiz suladım
gözyaşlarımı. En zor olanı yaparak geçti ömrüm, hep bekledim… Biliyorum bir gün
nasıl olsa ansızın gelecek ölüm. Korkusuzluğumun tek nedeni, insanı ölümden
eceli korur. O vakit ecelin bekleme saatlerinde özlemenin gözyaşlarıyla sevdim
bütün beklemeleri bazı şeyler nedensizdir diye.
Bazı şeyler
nedensizdir dedikçe çoğaldı içimde sevgi. Ben tarifi mümkün olmayan sevdaların
nazarında zavallı yüreğimin karanlıklarında bir Yusuf büyüttüm. Bilmiyorum hala seni bana kim gönderdi. İyi ki
de gönderdi dediğimi bil, benim ki sadece merak işte. Uykusuz gecelerin
rahminde, avuçlarımda dua sabahlarına dem tuttum binlerce kez. Yedi yıl aç
gezdim, yedi yıl susuz. Ama garip olan ne biliyor musun? Ölmedim işte...
Dedim ya insanı ölümden eceli koruyormuş * işte…
Aklıma
nedensizce geliyorsun yüreğime düştüğünden bu yana. Sen Aşkı Kıyamet süresince üzerime devirip
çıkıp gittin ansızın. Anılarıma kazıdığım yetim düşleri, yetim çocuklar
doğduğunda anlatacağım eğer nefes alırsam. Söyleyebilsem acıkınca kalbimde bir
sızı oluyor kalbimin çığlıkları. Susayınca gözlerimdeki nem dudaklarıma
düşüyor. Bir garip oluyorum seni düşündükçe ben. Aklım renk renk ve desen
desen, çakıl taşları topluyorum hayallerimden. Sevdanın tarifini yapıyorum
toprağa, bir sabah tazelenmiş umutlarla uyanayım diye. Görüyorsun ya bazı
şeyler nedensizdir işte...
Uykulardan
uyandırdığımız sevgiler hatırında çiçek bahçeleri sunan hayata, umut alfabeleri
yazıyoruz. Çelimsiz sözcükler yetmiyor figanıma. Yedi renge boyadığımız
caddelerde Kerem olup vurdukça bağlamamın mızrabına, kibirli bakışlarında
tükeniyor hayaller. Kibir diyorum buna aldırma, zaten sevginin asaletini
kaybettiğinde, kibrin dağlarında gezermiş insan. Benim nice dağları aşıp,
yolları tüketip sana gelişlerime aldırma. Sevebilmek bu kadar zor olmamalıydı.
Aklı sarhoş şiirleri sıraladıkça ben bazı şeyler nedensizdir diyorum işte…
Masum bir isyan
belki benim ki. Karnı aç bebeklerin anne memesine saldırması gibi masum bir
sevda işte. Kaç vakittir mahzenlerde gün yüzüne çıkmayı bekleyen rötarlı bir
denklem. Bazı şeyler nedensizdir diyorum bu yüzden işte. Vaktine dem tutarken
ashab-ı keyf misali, çıkacağı günü bekliyormuş, bilemedim işte.
En büyük
yalanı kendime söyledim. İçimde ölen mevsimler vardı benim. İçimde eskiyen
şehirler. Ben inatçı yanlarımla hiç geriye dönmedim. Geceyi sur yaptığım
akşamlarda, zehir içer gibi içtim ayrılıkları. Zehir içer gibi severken bile.
Bazı şeyler nedensizdir işte, gülüşün dokunur, nefesin dokunur, bakışın dokunur
da anlamaz kapılır gidersin bir sevdanın yeline.
Bazı şeyler
nedensizdir, ansızın koparır ayaklarını topraktan, üşürsün. Yüreğin atmaz,
sözlerin anlatmaz olur, buz tutar bütün mevsimler. Kış olur ömrün anlamazsın…
Umutları
uyutmaya çalışmıyorum, umut ettikçe yaşar insan. Kalbimde asude bir çığlığı
kucaklıyorum mavi sevdaların yüzü suyu hürmetine. Anladım nedensiz düşüşümün
son deminde, hoşça kal yüreğim ben artık ruhumdaki yolculuğuma gidiyorum… Sakın
sorma, bazı şeyler nedensizdir işte.
Adem
Efiloğlu