İnsanların geneli tebessüm eden, güler yüzlü engelli insanları gördüklerinde onların engellilikleriyle ilgili yaşadıkları sorunların dışında herhangi bir sorun yaşamadıklarını düşünürler. Düşünmekle kalmaz birde sevinirler.
Engellilerin başka sorunları neden olsun ki değil mi?
“Baksanıza nasılda gülüyor, tebessüm ediyor, etrafa neşe saçıyorlar? Sanırsınız ki gökten yeryüzüne inmiş birer melek bunlar.” diye düşünürler…
İnsanlar sanıyorlar ki engellilerin karnını doyurdunuz mu, üstünü başını giydirdikten sonra koruyup kolladınız mı sorunları bitmiş ve her şeyleri tamam olmuştur…
Artık her şey engelliler için güllük gülistanlıktır…
Bir elleri yağda bir elleri balda, yedikleri önlerinde yemedikleri artlarında, ekmek elden su gölden şeklinde güzel bir hayat yaşamaktadırlar…
Nasıl olsa devlet babada evde bakım ücreti, engelli maaşı gibi maddi destek vermenin dışında emlak vergisi muafiyeti, vergi indirimi, ÖTV indirimi, ücretsiz ya da indirimli toplu taşıma araçlarından faydalanma, özel eğitim giderlerinin karşılanması, devlet tiyatrolarından ücretsiz, sinemalarda ise indirimli faydalanma, belediyeler tarafından su bedellerinde indirim vb gibi sosyal desteklerde cabası oluyor…
Daha ne olsun ki? Gel keyfim gel!
Ne gam, ne acı çekerler, ne de başka bir sorun yaşarlar…
Oysa unuttukları bir şey var ki o da
engellilere yedirip içirmekle, üstlerini giydirmekle sorunlarının bitmediğidir…
Engelli insanlarında her insan gibi etten
kemikten oluştuğu ve duyguları olan canlı birer varlık oldukları ve yeme içme
dışında da saymakla, sıralamakla bitiremeyeceğimiz kadar sorunlarının olduğu
bilinmelidir.
Bilinen eğitim, sağlık, istihdam, sosyal
güvenlik, rehabilitasyon, erişilebilirlik ve ulaşılabilirlik, yardımcı araç
gereç vb gibi klişe sorunlar dışında 21.yüzyılda olunmasına rağmen halen toplumun
bir parçası olduklarının kabul edilmemesi, birey olarak görülmemeleri,
duygularına, düşüncelerine, fikirlerine değer verilmemesi, saygı duyulmaması ve
saygı görülmemesi, üreten değil tüketen
insan olarak görülmeleri, engelinden dolayı oluşan farklı fiziki görünümü
nedeniyle hor görülmeleri, dışlanmaları ve dilenci yerine konulmaları, muhtaçlık
ve çaresizlik duyguları altında eziklik yaşamaları gibi yüzlerce sorunlarının
olduğu da bilinmelidir.
Yıllar önce tekerlekli sandalyemin yeni geldiği günlerde arkadaşlarla gezinirken şakalaşıyor ve gülüp eğleniyorduk. Böyle gülüp eğlendiğimiz bir esnada yanımızdan geçen bir kişi “Keyifte senin” dedi. Ardından acı acı bakıp gülerek, “Doğru diyorsun, gel birazda sen otur bu sandalyeye de keyif nasılmış tadına bak.” dedim.
Evet, her tebessüm eden, her gülen engellinin hiçbir sorunu yok sanmayın…
“Dışı eli yakar, içi beni yakar…” atasözünün anlatmaya çalıştığı gibi içimizde kopan fırtınaları bilmezsiniz…
Bir gün psikiyatrisin muayenesine çok üzgün vaziyette ağlayan birisi gelmiş ve başlamış anlatmaya;
–Benim ekonomik durumum iyi. Maddi anlamda bir sıkıntım yok. Sağlık sorunumda yok. Ancak başka bir sorunum var.
–Nedir o?
–Neşelenemiyorum. Sürekli moralim bozuk. Şöyle gülmek, bazen kahkaha atmak, eğlenmek istiyorum. İşte bunun için size geldim.
–Arkadaş, işin doğrusu bu olay, benim uzmanlık alanıma girmiyor. Ancak sana bir öneride bulunabilirim. Şu karşıya 10 gün önce bir sirk geldi. Bir de palyaço var.
Ben gittim. Çok güzeldi, özellikle de o palyaço harikaydı. Gülmekten yerlere yattım, o kadar çok eğlendim ki… Sana da o sirke gitmeni özellikle o palyaçoyu seyretmeni öneririm.
Bunun üzerine adamın suratı iyice asılmış ve adeta fısıltı halinde demiş ki;
–O palyaço var ya… O benim işte…
Kaleme aldığım “İçimde koparken toz duman, dışımda her şey süt liman…” dizeleri ile kısa ve öz kelimelerle işte bunları anlatmaya çalışmıştım.
Sözün özü olarak, şu yeryüzünde yaşayan ister engelli isterse engelsiz olsun her insanın kendine göre derdi, sıkıntısı, acısı, özlemi, umudu, hayalleri vardır. Karşınızdaki insanın yaşadığı sorunları, çektiği sıkıntıları, içinde bulunduğu ve yaşadığı koşullar ile çevreyi, eğitimi ile kültür yapısını bilmeden sadece dış görünümüne, tutum ve davranışına ve konuşmasına bakarak fikir yürütmek ön yargılı olmaktan başka bir şey değildir.