.
içinden göğü çıkarınca
anlamı düşen kelimeler var ya
tutamaz kanatlarından
ölmüş bir kuşun
boynuma dolanan
mevsim rüzgarı yetmez anlatmaya
dilimdeki ateşi
bu dert başka
zulüm eğirenleri
nasıl yazsın kitaplar tarihe
ahlar vahlar çağı
gırla hüzün demeti
asılsız kimliğinden gelen
kalleş iniltiyi sapla git kendine
çiçekli dağların eteğine ilişme yeter ki
o benim kızım
anne olmamışım ne çıkar
oğlum olsun aldığım
bir temiz nefesi şu dünyanın
"Kuzum
senin uykun neden böyle derin?"
zift akıtır hiç durmadan içi
kırık camlarda ağlar babalar
ovulmasın kapımızdaki
ikindinin tomurcuk gülleri mavi
ne desem boş
boşlukta dolup taşan haksızlık
kimi suçlasam karanlık
duvara çarpar sancımız
sürgünüz
ruhumuzdaki çarmıha
asılırız elbet günün birinde
yıldız gibi
kayıp çocukların sesine
.
Nisan 2019
Yazarın
Önceki Yazısı