Müslüman değilim diyormuş gençler

Olansa salavat nedir bilmiyor

Yar diyecek daim toprak avuçlar

Tozu gözde mühür görüp silmiyor


Yıldızı sayarmış toprak değil dert

Ölmeyecek gibi yer içer namert…


.../


Neyi umursuyorum biliyor muyum ki, yahut kim biliyor ki? öğretiler hep kazanma, hep paydan fazla alma, lüks hayata tutunma, garantiye alışma…Ancak, bunları ezberlemiş gibi hayata dadandıkça, geçen zamanı unuttukça, evlilik, çocuk derken yaşlılığa varmak ve sonra emekli olup, özgürlüğü kurgulamak! Hani bir laf var ya, kazanılan özgürlüğe, “Bu yaştan sonra gelen şansın içine!” demek kalıyor. 


Bir ömür, hani günleri saysanız çok uzun zaman gibi geliyor. Yaşlıya sorsanız, bir saniye, bir nefes kadar süre, göz açıp kapayıncaya kadar bir an gibi kısacık diye tanımlıyor. Bir manyetik alan ile girilen ve içindeki zamanla değişen bir doğa, insanlar, oyuncular…  Bazen çok yakın, bazen çok uzak. Keşfedilen bir şey yok. Bir yarış var sadece. Oyun o kadar mükemmel ki, kişiye anne ve baba veriliyor, akrabalar, dostlar, eğitim… Hep başkalarına göre önde olmak gerekiyor. Bu gerçekten altın kural. Ne kadar başkalarına fark atarsan, sana kimse dokunmuyor, hayat güzel gibi görünüyor. Yarış ya malum, ne yaşadığını kimseyle paylaşamıyorsun. Bunlar biriktikçe hastalıkla, bunalımla, öfkeyle… sorunlar ortaya çıkıyor ve insan gizliden gizliye içinde ölüyor. 


Yarış ve kazanma tutkusu… Sanki insanlar otlaklara bırakılmış koyunlar gibi, ne kadar yerse doymayı değil fazlasını yemek için yarışıyor. Mesele doymak değil, mesele fazlasına sahip olmak!  Oysa insan koyun olmamalı, onu yöneteni insandan-kendine benzeyenden seçmemeli, rehberini ve öğüt vereni doğru kaynaktan bulmalı. İnsan koyun olmayı bir oyunun parçası kabul etmişse, nasıl çoban olmayı ister veya düşünebilir ki? Koyun olmanın şartı, çobana uymaktır işte. Oysa çoban kendisi gibi iki ayaklı ve ona karşı bir üstünlüğü de yok! 


Üstünlük aslında yarışmak ve kazanmakta değil… Usta bir oyuncu bunu anlıyor eninde sonunda. Rehberini ve bu rehberin sahibini iyi biliyor. O rehber yarışa karşı ama çalışın diyor. Uzuvlarınızı ve bedeninizi son nefesinize kadar çalıştırın, asla aşırıya gitmeden, yarışıp onu zorlamadan. Onların ihtiyacı neyse ona odaklanmak iyilik, onu ne kadar zorlarsa, üzerse, yorarsa kötülük diyor. Aşırılı olmayın ve orta yolu takip edin sloganı öğütleniyor. Yarışmak yerine, kendisi için en doğruyu yapabilmek… Bu öğüt ilahidir. Sahibi ise Allah’tır. Ona tapan ve yarışmayan, hakkını arayan, kendisine acıyan herkes mutlu olmuştur. Zamanla sınırlı ömrünü sonsuza taşımıştır. manyetik alanı yerle bir etmiştir. 


İlahi mesaj der ki, kendinize merhamet edin. Eğer etmiyorsanız, yarışıyorsanız, ezberden vaz geçmiyorsanız, ömür boş bir zamandır. Yaşanmamıştır. Hatta cehennem bir hayat önünüze sunulmuştur. Hani kendisine merhamet etmeyen kişi, başkalarına da yazık etmiş, yaptığı işlerinin kul hakkıyla kurumuş bir ormanı hayatına sunmuştur. Ormanı yeşil kalacağına kurumuştur. Hani bu kadar kurak topraklar dünyada boşuna değildir. Ağaçsız ve nefes almaya namzet yeşillik yok olmuştur. Kurumuş odunlar ile kendisi de dünyada ki zamanını yitirdiğinde sonsuza kadar yanacağı bir başka dünyayı tadacaktır. Ateşine yakıt olan her şeyi bu dünyadan götürecektir. Mesele ormanı kurutmak değil, yeşil kalmasını sağlamaktır. Hani elçi ne diyor, Kıyamet bile kopsa elinizde ki fidanı dikin…Kendinize merhamet ederek başkalarının da yaşamını güzelleştirirsiniz, infak edersiniz… Hiçliği, yokluğu tanırsınız. Zamanı dünyalık ödül peşinde yarışarak koşmakta değil, insanlığa merhamet etmekle geçirirsiniz… 


Lütfen düşünün, neyi ispat edeceksiniz ki, her yarışta birinci olmakla… Sizi alkışlayanlar, bir daha ki yarışı kaybettiğinizde yanınızda olmayacaklar. Ama bedeniniz ve ruhunuzla hep birliktesiniz. Ona merhamet ettikçe, onu dost kabul ettikçe, bu merhamet ile her zaman doğruyu tercih edeceksiniz. Her doğru bize mutluluk verecek ve Yaratıcaya yaklaştıracaktır. İnsanlara güzel görünmek her zaman mümkün mü?  Asla…  Biz her zaman Allah’a güzel görünmekle en doğru seçimi yapmış olacağız. Çünkü O her zaman bizimledir…



Saffet Kuramaz

( Merhamet başlıklı yazı safdeha tarafından 26.10.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu