Ihtiyar olup giden eski zamanlarla birlikte, dönüp dolastiginda dünyanin derdini yalnizligini kahrini cilesini bir topyekün nebzede yigin edip harman eyledigin varlikli dirlikli hatrin gönlün insanlik yurdu ve sag salim diyariydi, ocagin üstündeki doyumsuz kazan ve ciranin pencerenin ardindaki odalar ve sedirler.
 
Samanla karilmis camurun yaz günesi sicakliginda harlanip piserek kavrulan kerpic; binasini ve yuvasini korular yapragindan meseler dalindan kavaklar hizeninden ve sögütler duldasindan örüp yaparak, sofrasini kurup serdigi öte berisini ayni hayat avlusuna siginip barinmis davar sigirlarin eti sütünden yke ambara yaz yogurdu ve  kis yorgani yayip serdigi tandir sicakligi örtmelerde cilga sarpalardan keven kangal cingisi tutusturup direklenmis dumanlara ates yakan dip bucaklar ve yukari cikip inan sekme merdivenleriydi.
 
Yasi kac olursa olsun hic kimse, cocuklugunun kundaginda kendini hic büyümemeye terketmeyen, aliclara asilmis yavan erzaklarla hayatin hic bir baska seyiyle ve yeriyle degisilmez tadindaki topyekün mutlulugun sari sicaklarinda ekin ekip harman toplayan envayi cesitliligin huzur diyariydi. Safaklar söken sabahla birlikte kuslarin türküsü, börtü böceklerin sarkisi, yola yaziya yabana refakatcilik eden gidis ve dönüslerin dolu dizgin hayatini, usuuul ve yavas adimlarla hiiic acelesiz doya sindire, adimlar araligi üne iz düsüren gölgeler aksam alacalarina bulanip boyanincaya kadar, toprak toz buz olurdu. Ister yalinciplak ister soguksu lastigi yarim yirtik köhne kundura, hic farketmeksizin ayaklari topraga saglam basan hosgörü kabul ve imecesinin zenginlik bereketiydi buralar…
 
Daglar kusun kurdun kuzunun yurdu, baglar ark boyu tertemiz akan suyun  ve bilgeligin doyurup besledigi topraga dolup tasarak, armuttan igdeye, kelekten kabak sürgünlerine cicek cagla acip salkimlanan gerneler semti,; ve hisseyi horantalara sehimlestirip dagitan ve doyuran bereketin üzüm koruk bostanligiydi.
 
Dedim ya, yasi kac ismi cismi kim olursa olsun, kendini kundakta kucaklayarak yavrusu bagrina kollayip büyütenler, hep ulu bilgeligin hakki ödenmez sevgi saygisina mesken mahalin pencereler ardindaki cirasi ve ocaklar üstündeki  evi barkiydi. Bu yüzden yitiklik duygusu, yalnizlik fukarasi, kimsiz kimsesizlik sürgünlügü yahut yoksullugu, hickimsenin bilip tanidigi hal ve durumlar degildi. Döner dolasir, yorgunlugunu hemen orda bulacagi INSAN SICAKLIGI güvencesinde dünyanin en yakin ve bilindik yeriydi.
 
Simdi anasi ceddi babasi atasi hic yoklarin, yasi kac olursa ve günün saatin neresinden nereye gider dönerse dönsün, soguklara sarilan sinirsiz ve sonsuz mutsuzlugun kusattigi ve ölüye saydigi, bütün yalnci isiklarin büyük camlari arkasinda salacasi kundagndan itibaren yoksul yalniz kaygi keder ve kabuslarin korkusunda herkesin kendine bile hayri dokunmadigi, tanimsiz tarifsiz pereeem perem dagilmis parcalanmisligin kukla piyesini oynamakta günümüz ahvalimiz halimiz.
 
Seyfi Karaca……….Kasim / 21

( Sessizlige Sarpa Yoran Sükun başlıklı yazı Yeldegirmeni tarafından 10.11.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu